Yüce Allah buyuruyor:
Kârun, Mûsa’nın kavminden idi. Onlara (kavmine) karşı böbürlenip azgınlaştı. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını bile güçlü, kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona dedi ki: Böbürlenme, çünkü Allah böbürlenenleri sevmez. (Kasas - 76)
Hz. Mûsa’nın amcasının oğlu olan Kârun, önceleri fakir ve sâlih bir kişiydi. Hz. Mûsa’dan öğrendiği kimya ilmi ile eski bakırlardan altın yapmaya başladı ve kısa zamanda aşırı zengin oldu. Yaşadığı dönemin belki de insanlık tarihinin en varlıklı kişisi olan Kârun, aşırı zengin olunca kavmine kar şı böbürlenip büyüklük tasladı ve Hz. Mûsa’dan koptu.
Kavmi onu “Böbürlenme, Allah böbürlenenleri sevmez” diye uyardı ama Kârun aksine daha da azgınlaşınca ve Hz. Mûsa’ya iftira etmeye kalkışınca,
Yüce Allah buyuruyor:
Sonuçta biz onu da, sarayını da (bütün hazineleri ile) yerin dibine batırdık. Allah’a karşı ona yardım edecek bir topluluk olmadığı gibi, kendini savunacak durumda da değildi. (Kasas -81)
Kârun’u, çok güvendiği seçkin korumaları Allah’ın azabından koruyamadı ve böbürlenmesi de bir işe yaramadı. Sonuçta sarayı ve hazineleri ile birlikte yerin dibine battı ve insanlara ibret oldu.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimse böbürlene böbürlene sonuçta zorbalar sınıfına dâhil olur ve zorbalara gelecek olan ceza (azap) ona da gelir. (Tirmizî)
Allah’ın verdiği nimetlere şükür yerine nankörlük edenler, insanlara karşı böbürlenip büyüklük taslayanlar, söz ve davranışları ile zorbalara benzedikleri için zorbalara gelen ceza onlara da gelir ve hiç kuşkusuz sonları felâket olur.
Yüce Allah buyuruyor:
Büyüklük taslayıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, böbürlenen ve (sadece) kendini beğenip aşırı övünenleri sevmez. (Lokman - 18)
Geçici mala mülke güvenip böbürlenenler ve kendilerini dev aynasında görenler, sosyal yaşantıları alt seviyede olan eski dostları ve yakınları ile karşılaştıkları zaman, onları görmemezlikten gelir ve yüzlerini başka yöne çevirirler. Din kardeşliği ilkesine ters düşen bu tür çirkin davranışlar yasaklandığı gibi ayrıca âyet-i kerîmede, “yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, böbürlenen ve (sadece) kendini beğenip aşırı övünenleri sevmez” buyuruldu.
Tevazu’nun (alçak gönüllülüğün) karşıtı olan böbürlenme, haksız yere büyüklük taslama ve kendini başkalarından üstün görme demektir. Böbürlenme ve haksız yere övünme, psikolojik bir hastalık olduğundan yasaklanmış ve ayrıca, “Allah böbürlenen ve (sadece) kendini beğenip aşırı övünenleri sevmez” buyurulmuştur.
Sperm denilen bir damla sudan yaratıldığını, dokuz ay ana karnında yattığını ve ölünce çürüyüp toprak maddelerine dönüşeceğini unutan gâfiller, yeryüzünde de böbürlenerek yürüdükleri için,
Yüce Allah buyuruyor:
Yeryüzünde böbürlenerek (çalımla) yürüme! Çünkü sen (ağırlığınla), ne yeri yarabilirsin ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin. (İsrâ - 37)
Ağırlığı ile yerkabuğunu çatlatamayan, dağlarla boy ölçüşemeyen ve ölünce yeraltında çürüyecek olan insanın, yeryüzünde böbürlenerek yürümesi ve kendini başkalarından üstün görmesi gerçekten insanlıkla bağdaşmayan bir davranıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah (c.c) bana vahyetti: Öyle mütevâzi (alçak gönüllü) olun ki, hiç kimse kimseye böbürlenmesin (üstünlük taslamasın) ve hiç kimse kimseye zulmetmesin. (Müslim - İbni Mâce - Ebû Dâvûd)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet ile cehennem aralarında tartıştılar. Cehennem dedi ki: “Ben de zorbalar ve büyüklük taslayıp böbürlenenler var.”
Cennet dedi ki: “Ben de insanların âcizleri, ezilenleri ve yoksulları var.” Allah (c. c.) aralarında şöyle hükmetti:
Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime seninle rahmet ederim.
Ey cehennem! Sen de benim azabımsın, dilediğime seninle azap ederim. (Müslim - Tirmizî)
***
Ahmet Tomor Hocafendi
A'dan Z'ye İslâmi Bilgiler
KİBİR VE BÜYÜKLENME KONULU SOHBETİMİZ
Comments