Yüce Allah buyuruyor:
(Ey îman edenler!) Kâfirler için hazırlanmış olan ateş (cehennem) den sakının! Allah’a ve Peygambere itaat edin ki merhamet olunasınız. (Âl-i İmran - 131 - 132)
Devlet otoritesinin sağlanması ve suçluların cezalandırılması için en küçük devletlerin bile ceza evleri olduğu halde, yerlerin ve göklerin tek egemeni olan Allah’ın cezaevi olmaz mı? Tabii ki var. İşte buna cehennem denir. Ancak Rabbimizin Celâl ve Kahhar sıfatlarının simgesi olan korkunç cehennem dünyadaki cezaevlerine benzemediği için,
Yüce Allah “(Ey îman edenler!) Kâfirler için hazırlanmış olan ateş (cehennem) den sakının!” diye bizi uyarıyor ve cehennemden sakınmanın söz ile değil eylem ile olacağını vurgulamak için de “Allah’a ve Peygambere itaat edin” emirlerini yerine getirin ve yasaklarından kaçının “ki merhamet olunasınız” yani kurtuluşa eresiniz buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet ile cehennem aralarında tartıştılar!
Cehennem dedi ki: Bende zorbalar (baskıcılar) ve büyüklük taslayıp böbürlenenler var. Cennet dedi ki: Ben de insanların güçsüzleri, ezilenleri ve yoksulları var.
Allah (c. c.) aralarında şöyle hükmetti:
“Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime seninle rahmet ederim (ödüllendiririm)”.
“Ey cehennem! Sen de benim azabımsın, dilediğime seninle azap ederim”. (Müslim - Tirmizî)
Peki, cehennem nerede?
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cennet gökte ve cehennem yerde (yerin altında) dır. (Deylemî)
Yüce Allah buyuruyor:
Allah, yedi kat gökleri ve yerden de aynı mislini yaratandır. (Talak - 12)
Âyet-i kerîmede, dünyanın da gökler gibi yedi kat (tabaka) olarak yaratıldığı bildiriliyor. Yerkabuğu denilen birinci tabakanın kalınlığı kıtalarda yaklaşık 35.000 metre olup, yüzeyden aşağı doğru inildiğinde her 33 metrede ısı bir derece artarak yerkabuğunun altında 1.000 dereceyi aşar. Yerkabuğunun altında aşırı ısıdan dolayı erimiş metal tabaka vardır. Metal tabakadan sonra ısı daha da artar ve merkeze yaklaşıldığında korkunç boyutlara ulaşır.
Yüce Allah buyuruyor:
O gün dünya, (fiziksel ve kimyasal açıdan) başka bir dünyaya ve göklerde (başka düzene) dönüştürülecek. (İbrâhim - 48)
Kıyâmet olayında dünyanın yüzeyi kimyasal ve fiziksel açıdan başka bir yapıya dönüştürülürken çapı da belki milyonlarca kat daha fazla büyüyüp güneşe çok yaklaşacak ve merkezi de aşırı derece de kızıştırılıp cehenneme dönüştürülecek.
Çünkü Yüce Allah buyuruyor:
Cehennem de daha kızıştırıldığı (ısısı arttırıldığı) zaman. (Tekvîr - 12)
Allah Peygamber tanımayan inkârcılar için cehennem aşırı derecede kızdırılacak ama önce mahşer yerinde yargılanacaklar.
Mahşer’den cehenneme!
Mahşer güneşinin altında binlerce yıl sorgulanan ve korkudan tir tir titreyip ecel terleri döken kâfirler, bir bardak suyun, bir lokma ekmeğin ve gölgede bir dakika dinlenmenin özlemini çekerken,
Yüce Allah zebanilere buyuracak:
Onu tutun ve (ellerini boynuna) bağlayın. Sonra atın onu cehenneme. (Hakka - 30 - 31)
Dünyada malına, mülküne, makamına ve yetkisine güvenip büyüklük taslayanlar ve İlâhi emirleri tanımayanlar, aşağılanarak cehenneme atılmak üzere zebanilere teslim edilince, pişmanlıktan kahr olacaklar ama iş işten geçtikten sonra!
Yüce Allah buyuruyor:
Kâfirler (günah türlerine göre), bölük bölük cehenneme sevk olunurlar. Nihâyet oraya geldiklerinde, onun (cehennemin) kapıları açılır ve görevli (zebâni) ler onlara: Size içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne ereceğinizi haber verip uyaran peygamberler gelmedi mi? derler. Onlar: Evet (ama), artık azap sözü kâfirlerin üzerine kesinleşti derler. (Zümer -71)
Cehennem melekleri, akıllı ve bilinçli varlıklar olan insanların geçici dünyaya aldanmalarına ve günahkâr olarak cehenneme gelmelerine şaşacak ve bu şaşkınlıklarını gidermek için “Size içiniz den Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bu güne ereceğinizi (tekrar dirileceğinizi) haber verip uyaran peygamberler gelmedi mi?” diye soracaklar. Sonra,
Yüce Allah buyuruyor:
Onlara (kâfirlere) denilecek ki: Girin cehenneme kapılarından, (hem de) içinde sürekli kalıcı olduğunuz halde. (Dünyada) büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür. (Zümer - 72)
Mahşer yerindeki binlerce yıllık bekleyişten ve nefes kesen sorgulamadan sonra kâfirlere, “girin cehenneme” denilince korkudan şok olacaklar ama zebaniler onları tutup cehenneme atacaklar.
Yüce Allah buyuruyor:
Onun (cehennemin) yedi kapısı vardır ve her kapı için belirlenmiş bir grup vardır. (Hicr - 44)
Cehennem üst üste yedi kattır ve her katın dışarıya açılan bir kapısı vardır. Günahkârlar dünyadaki inanç ve yaşantıları doğrultusunda belirli kapıların birinden belirli katlara atılırken, cehennem kükreyip ateşini saçacak ve alevler öncelikle insanların yüzünü yakacak.
Yüce Allah buyuruyor:
Ateş, yüzlerini kavurup yakacak ve onlar orada dişleri sırıtıp kalacak. (Mü’minûn - 104)
Cehennemde ilk ziyafet!
Yüce Allah buyuruyor:
Sonra siz, ey sapıklar (ve tekrar dirilmeyi) yalanlayanlar! Elbette zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. Üstüne de (kaynayan) hamim suyundan içeceksiniz (hem de) susuz kalıp suya kanmayan develerin içtiği gibi içeceksiniz. (Vâkı’a - 51 - 55)
Mahşer yerinde binlerce yıl aç kalanlar cehennemde zakkum ağaçlarını görünce, onun acı ve yakıcı meyveleri ile karınlarını tıka basa dolduracaklar. Az sonra içleri yanmaya başlayınca, fokur fokur kaynayan hamim suyunu, susuz kalıp suya kanmayan develer gibi içecekler. Zakkum ile hamim içlerini yakınca acıdan kıvranmaya başlayacak ve kendilerini yerlere atacaklar.
Yüce Allah buyuruyor:
Onlar orada birbirleriyle çekişecekler ve şöyle diyecekler: Vallâhi biz (dünyada) gerçekten apaçık bir sapıklıkta imişiz. Çünkü biz sizi (ey sapık liderler!) Âlemlerin Rabbi (olan Allah) ile eşit tutuyorduk. Bizi ancak o günahkâr (sapık lider) ler saptırdı. Artık bizim için ne şefaatçiler var, ne de yakın bir dost. Ah keşke bizim için (dünyaya) bir defa daha dönüş olsa ve biz de mü’minler’den olsak. (Şuara - 96 - 102)
İslâm karşıtı sapık liderlerin peşine takılanlar, onları alkışlayanlar, bayram ve tören adı altında heykellerin önünde saygı ile eğilenler, alkol, kumar ve fuhuş bataklıklarında ömür tüketenler, cehennemin ateşine dayanamayıp zebanilerine yalvaracaklar!
Yüce Allah buyuruyor:
Ateşte olan (yanan) lar cehennem zebanilerine diyecekler ki: (Ne olur) Rabbinize yalvarın da bir gün için olsun azabımızı hafifletsin. (Mü’min - 49)
Tekrar dünyaya dönme ve cehennemden kurtulma ümidini yitirenler, bir gün için bile olsa azaplarının hafifletilmesine razı olacaklar, bu istekleri de kabul edilmeyince zebanilerin lideri Mâlik’e,
Yüce Allah buyuruyor:
Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitirsin (bizi öldürsün) diye yalvaracaklar. (Mâlik) Diyecek ki: Siz (cehennem’de ebedî) kalıcısınız. (Zuhruf -77)
“Ölümlerden ölüm beğen” diye bir söz var ya! İşte kâfirler ölümün her türlüsüne razı olacaklar ama hiçbirini bulamayacak yani ölmeyecek ve ölemeyecekler.
Yüce Allah buyuruyor:
Kuşkusuz mücrimler (inkârcılar) cehennem azabında sürekli kalacaklar. Azapları hiç hafifletilmeyecek ve onlar orada ümitleri tükenmiş bir halde kalacaklar. (Zuhruf -74 - 75)
Günahkâr mü’minlere gelince!
Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Kendinizi ve ehlinizi (eşinizi, çocuklarınızı) yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş (cehennem) den koruyun. Orada, Allah’ın kendilerine olan buyruklarına karşı gelmeyip emredildikleri şeyleri yapan iri cüsseli, sert yapılı ve acımasız melekler vardır. (Tahrîm - 6)
Yüce Allah “Ey mü’minler” diye bizi uyarıyor, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden, kendimizi, eşimizi, çocuklarımızı ve yakınlarımızı korumamızı emrediyor. Çünkü inandığı halde İslâm’ı yaşamayanlar, kendilerini, eşlerini, çocuklarını ve yakınlarını günahlardan korumayanlar,
İlâhi adâletin gereği günahları kadar yanmak üzere cehenneme atılacak ve günahlarından arınıncaya kadar cehennemde yanacaklar.
Cehennem zebanilerinin lideri olan Mâlik: “Filan oğlu filan ve filan kızı filan, günahlarından arındın, cehennemden çık ve cennete git” diye anons yaptıkça,
Günahı daha fazla olan mü’minler: “Ah! Benim günahım da daha az olsaydı, şimdi ben de cehennemden kurtulurdum” diye çok pişman olacak ve kendini kınayacak.
En son mü’min 70.000 yıl yandıktan sonra emekleyip cehennemden çıkacak ve ardından hiç açılmamak üzere cehennemin kapıları kapanacak. İşte o an kâfirlere çok güç gelecek, çünkü tüm beklentileri ve hayâlleri sönecek.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
Commenti