Yüce Allah buyuruyor:
Yeryüzünü de (insanların yaşam koşullarına göre) yayıp düzenledik, oraya sâbit dağlar yerleştirdik ve orada cinsi, miktarı belirlenmiş her şey (bitki) ler bitirdik. (Hicr - 19)
Toprak maddelerinden insan denilen bir tür varlık yaratmayı ve onları dünya gezegeninde iskân etmeyi takdir eden Allah,
Kızgın gaz kütlesi halindeki dünyayı kimyasal, fiziksel ve biyolojik açıdan insanların yaşam koşullarına göre yayıp düzenledi. Yerkabuğunun üstünde ağır baskılar oluşturması için belirli yerlere, belirli ölçülerde sâbit dağlar yerleştirdi. Su dengesini sağlayacak ölçüde deniz ve göl yataklarını hazırladı ve gökten belirli ölçüde su indirip hazırlanan deniz ve göl yataklarında depoladı. Sonra cinsi ve miktarı belirlenmiş çeşitli bitki türlerini bitirerek hayvanların ve insanların rızkını hazırladı.
Diğer yandan dünya, ay, güneş ve yıldızlar arasında çok hassas bir denge kuran Yüce Allah, atmosferi oluşturan gazlar arasında da aynı ölçüde hassas dengeler kurdu ve dünya gezegenini insanların yaşayabileceği bir yapıya dönüştürdü.
Atmosferdeki oksijen solunum yolu ile hücrelere kadar giderek besin maddelerini yakar ve insana gereken enerjiyi sağlar. Havadaki oksijen oranı daha fazla olsaydı, hücreleri de yakar ve insan yaşayamazdı. Eğer daha az olsaydı, hücrelerdeki besin maddelerini yakamaz ve insan yine yaşayamazdı.
Atmosferdeki karbondioksit gazı da kalp ve solunum merkezlerini uyararak düzenli çalışmalarını sağlar. Havadaki karbondioksit oranı daha fazla olsaydı, insanlar boğularak ölürdü. Eğer daha az olsaydı, kalp ve solunum yetmezliğinden ölürdü.
Havadaki oksijen ve karbondioksit oranının korunması zorunlu olduğundan,
Bitkiler havadan karbondioksit alıp oksijen verirken, insanlar ve hayvanlar da oksijen alıp karbondioksit verirler. Ayrıca organik maddelerin çürümesi ve karbonlu yakıtların yanması ile de havaya karbondioksit karışır ve doğal denge sağlanır.
Havadaki karbondioksit oranı fazla olursa, okyanuslar tarafından emilir ve sudaki karbonat ile birleşip bi-karbonata dönüşür, sonra dibe çöküp çamur olur. Havadaki karbondioksit oranı azalırsa, okyanusların dibindeki çamurlar tekrar karbondioksite dönüşüp havaya karışır ve denge sağlanır.
Bu doğal denge (çevrenin kendi kendini temizlemesi) korunduğu sürece, insanlar tertemiz havayı solur, tertemiz suları içer, tertemiz doğal gıdalarla beslenir, sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşarlar.
Ancak!..
Kıyâmete yakın çevrenin kendi kendini temizleme kapasitesini aşacak derecede, fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişiklikler meydana gelecek, hava, su ve toprak aşırı derecede kirlenecek, doğal dengeler bozulacak ve dünyadaki yaşam koşulları güçleşecek.
Yüce Allah buyuruyor:
Yaptıkları (günahları) nın bir kısmının cezasını (dünyada) tatmaları için insanların kendi elleri ile yapacakları işler nedeni ile karada ve denizde fesad başlayacak. Olur ki (tevbe edip İslâm’a) dönerler. (Rûm - 41)
Kur’an’daki gelecekle ilgili âyetlere gaybî (gizli, şifreli) âyetler denir. Bu tür âyetlerin gerçek ve kesin anlamı ancak vakti gelince meydana çıkacağından, geçmişteki büyük müfessirler bu tür âyetlerin ayrıntılarına girmekten kaçınmışlardır.
Günümüzde ise bu âyet-i kerîme artık gaybî olmaktan çıkmış, şifreleri çözülmüş ve kıyâmetin açık sinyalleri gelmeye başlamıştır.
İnsanlar son hak din olan İslâm’dan kopunca, günahlar korkunç boyutlara ulaşınca, özellikle hayâ kalkıp kadınlar yarı çıplak dışarıda dolaşınca ve zina suç olmaktan çıkıp başörtüsü yasak olunca, İlâhi gazaba uğrayan insanlar kendi elleri ile yapacakları yanlış uygulamalarla toprağın, suyun ve havanın kimyasal, fiziksel ve biyolojik yapısının fesadına (bozulmasına) neden olacak ve çevre kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşacak.
İnsanların kendi elleri ile yaptıkları ulaştırma araçlarının egzozlarından çıkan zehirli gazlar, fabrika ve kalorifer bacalarından çıkan zehirli dumanlar, yangınlar, sanayi kirliliği, kimyasal silah denemeleri, tarım ilaçları, suni gübreler, zirai mücadele ilaçları ve çevreyi en çok kirleten ambalaj atıkları kıyâmete yakın insanlar ölümü ve âhireti unutup günahlara dalınca ve abdest alıp namaz kılmaya üşenince, yaptıkları günahlarının bir kısmının cezasını dünyada çekmeleri için çevre kirliliği tehlike sınırlarını aşacak ve insanların bedensel ve psikolojik dengeleri bozulacak.
İşte o zaman huzur ve mutluluk hayâl olacak, insanlar tatminsizlikten alkolün ve uyuşturucunun bağımlısı olacak.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
ÇEVRE KİRLİLİĞİ KIYAMETİN HABERCİSİDİR KONULU SOHBETİMİZ
Comments