Yüce Allah buyuruyor:
Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını (açıldığı zaman) düzeltin ve Allah’tan korkun ki, rahmete kavuşasınız. (Hucûrat - 10)
Îmanın temel ilkelerine inanan, aynı inancı paylaşan ve İslâm’a gönül veren bütün mü’minler, birbirinin din kardeşidir. Din kardeşliğinin kökeni sadece îmana dayandığı için ırkı, rengi, dili ve yaşadığı ülke ne olursa olsun, bütün müslümanlar eşittir ve aynı haklara sahiptir.
Din kardeşliği, bizden önceki mü’minleri ve kıyâmete kadar gelecek olanları kapsayan ve dünya hayâtı ile sınırlı olmayıp cennette ebedîyen (sürekli) devam edecek olan çok kutsal bir kardeşliktir.
Bu nedenle âyet-i kerîmede “kardeşlerinizin arasını (açıldığı zaman) düzeltin ve Allah’tan korkun” sakın görevinizi ihmal etmeyin buyuruluyor.
Müslümanların İslâm düşmanlarının zulüm ve baskısı altında ezilmeden dinlerini özgürce yaşayabilmeleri, din kardeşliği ilkesinin güçlenerek devam etmesine bağlı olduğundan,
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Birbirinize kin tutmayın, kıskânçlık yapmayın, (karşılaşınca) sırtınızı dönmeyin ve aranızdaki ilişkiyi kesmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun! (Buhârî - Müslim - Ebû Dâvûd - Tirmizî)
Din kardeşliğini korumak, gerçekte İslâm’ın geleceğini ve müslümanların haklarını korumak anlamına geldiğinden, Allah’a inanan ve dinini seven müslümanlar, din kardeşliği ilkesine zarar verecek her çeşit sözlerden, davranışlardan kaçınmalı ve din kardeşliği haklarını gözetmelidir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), son nefesine kadar müslümanlar arası birlik, beraberlik ve din kardeşliği ilkesinin güçlenmesi için çalıştı ve bu konuda bizlere pek çok tavsiyelerde bulundu. İşte o tavsiyelerden bazıları şunlardır;
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Müslüman, müslümanın din kardeşidir. Ona zulüm (haksızlık) etmez ve onu (korumayıp) düşmana teslim etmez. Kim bir din kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da o kimsenin kıyâmet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurlarını örter (gizler)se Allah da kıyâmet günü o kimsenin ayıp ve kusurlarını örter (sorgulamaz). (Buhârî - Müslim - Ebû Dâvûd - Tirmizî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Müslümanın, müslüman kardeşi üzerinde altı hakkı vardır; karşılaştığın zaman selâm ver (esselâmü aleyküm de), seni dâvet ettiği zaman (dînî açıdan sakınca yoksa) dâvetine icâbet et, senden öğüt istediği zaman öğüt ver, aksırdığı zaman “Elhamdülillâh” derse “Yerhamükellah” de, hastalandığı zaman onu ziyaret et, öldüğü zaman cenazesine katıl. (Müslim)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Siz, îman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek) îman etmiş olamazsınız. Size bir şeyi haber vereyim mi? Onu yaptığınız zaman birbirinizi seversiniz. Aranızda selâmı yayınız (bol bol selâm veriniz). (Müslim - İbni Mâce - Tirmizî - Ebû Dâvûd)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi bir iyiliği bile, sakın küçümseme! (Buhârî - Müslim Tirmizî - Ebû Dâvûd)
Din kardeşleri için dua
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Sizden biriniz kendisi için sevdiği (istediği) şeyleri, din kardeşleri için de sevmez (istemez) se gerçek mü’min olamaz. (Buhârî - Müslim - Tirmizî - İbni Mâce)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir müslümanın, yanında olmayan bir din kardeşine (arkasından) yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır ile dua ettikçe, yanındaki görevli melek ona, “Âmin (duan kabul olsun) aynı şeyler sana da verilsin” der. (Müslim - İbni Mâce)
Bir kimse kendisi için istediği bolluk, bereket, huzur ve mutluluk gibi güzel şeyleri, diğer mü’min kardeşleri için de istemese, Allah katında tam ve gerçek mü’min olamaz. Ancak dünyadaki din kardeşlerimize dua ettiğimiz gibi, yüzlerce ve binlerce yıldan beri kabirlerde yatan ve bizlerden dua bekleyen din kardeşlerimizi de unutmayalım ve onlara da dua edelim.
Çünkü, Yüce Allah buyuruyor:
Onlardan sonra gelen (mü’min) ler derler ki: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce îmanla göçmüş (din) kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde îman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatli, çok merhametlisin. (Haşr -10)
Yüce Allah buyuruyor:
Ey Rabbimiz! (Mahşer yerinde) hesabın görüleceği gün beni, annemi, babamı ve bütün mü’minleri bağışla! (İbrahim - 41)
Yüce Allah buyuruyor:
Hem kendinin hem de mü’min erkeklerle, mü’min kadınların günahlarının bağışlanması için istiğfar et! (Muhammed - 19)
Din kardeşliği sadece dünya hayâtı ile sınırlı olmayıp Berzah âlemini de kapsadığından, kabirlerde yatan din kardeşlerimizi de hatırlayalım ve onlara çok dua edelim. Çünkü bizim dualarımızla azapta olanların azabı hafifler, azapta olmayanların da dereceleri artar ve kabirleri daha da nurlanır.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
Comentários