Yüce Allah buyuruyor:
(Ey mü'minler!) Sizden bekâr olanlarla köle ve cariyelerinizden sâlih (iyi hal sahibi) olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah lütfu ile onları varlıklı eder. Allah (ihsanı) geniş olan (her şeyi kapsayan) ve her şeyi bilendir. (Nûr - 32 )
İslâm'da ruhbanlık olmadığı için bu âyet-i kerimede, "Sizden bekâr olanlarla köle ve cariyelerinizden sâlih (iyi hal sahibi) olanları evlendirin" emri ile mü'minlerin ve velilerin bekârları evlendirmeleri tavsiye edilmiş ve "Eğer yoksul iseler, Allah lütfu ile onları varlıklı eder" buyurularak, İslâmî kurallara uygun evlenmelerde bereket olduğu vurgulanmıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Evlenin çoğalın, çünkü ben kıyâmet günü diğer ümmetlere sizin çokluğunuz ile övünürüm. (Beyhâki)
Müslümanların dünyada da diğer ümmetlere (toplumlara) karşı sayısal, siyasi ve ekonomik üstünlük sağlamaları için evlenip çoğalmaları çok önemlidir. Ancak Peygamberimizin âhiret âleminde diğer ümmetlere karşı övüneceği bir nesil yetiştirmeleri kuşkusuz çok daha önemlidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Ey gençler! Sizden (maddi açıdan) evlenmeye gücü yetenler evlensin! Çünkü evlenmek, gözleri haramdan ve cinsel organları zinadan daha güzel korur. (Buhâri - Müslim)
İnsanın hayvanlardan farklı özelliklerinden biri de, karşıt cinslerin ancak dinsel kurallara uygun meşru nikâh akdi (sözleşmesi) ile bir araya gelip evlenmeleri, soyu belirli nesiller yetiştirmeleri ve aralarında akrabalık bağları kurup, acı ve tatlı günlerinde ortak hareket etmeleridir.
İslâmî kurallar doğrultusunda evlenen, İslâmî kurallar doğrultusunda yaşayan ve mutluluğu yuvasında arayan eşleri, şeytan kesinlikle aldatamaz ve gayr-i meşru cinsel ilişkilere sürükleyemez.
Toplumlarda cinsel dengelerin bozulmaması, aile yuvalarının yıkılmaması ve cinsel sapıklığın yaygınlaşmaması için Peygamberimiz (s.a.v.), gençlere evlenmelerini tavsiye ediyor ve evlenenlerin gözlerini haramdan ve cinsel organlarını zinadan daha güzel koruyacaklarını haber veriyor.
Fıkıh açısından evlenmenin hükmü nedir?
Gözlerini harama bakmaktan koruyabilen ve cinsel isteklerini zorlanmadan kontrol altında tutabilenlerin, maddi ya da ailevi bir sakıncaları yoksa evlenmeleri sünnettir.
Gözlerini haramdan korumada ve cinsel isteklerini kontrol altında tutmada zorlanan ve gönülleri gayr-i meşru cinsel isteklerle tırmalanan kimselerin evlenmeleri vâcibdir.
Gözlerini haramdan koruyamayan, cinsel isteklerini kontrol altında tutmada aşırı zorlanan ve her an fuhuş bataklığına düşme kuşkusu olanların evlenmeleri farzdır.
Maddi açıdan aşırı sıkıntı içinde olan ve kendi karınlarını doyurma da bile zorlanan kimselerin evlenmeleri tenzîhen (hafif) mekruhtur.
Yapısal açıdan fazla sinirli oldukları için eşlerine karşı haksız davranışlarda bulunma ve zulüm yapma kuşkusu olan kimselerin evlenmesi de tahrîmen (ağırlaştırılmış bir şekilde) mekruhtur.
Psikolojik sorunları nedeni ile sinir sistemine hâkim olamayan ve eşine zulüm yapması kesin olan kimselerin evlenmesi ve bu tür kişileri velilerinin evlendirmesi haramdır.
Eş seçimine gelince!
Yüce Allah buyuruyor:
(Ey mü'minler!) Îman etmedikçe müşrike (dinsiz) kadınlarla evlenmeyin. Hoşunuza gitse bile müşrike kadınlardan, îmanlı bir câriye (köle kadın) sizin için daha hayırlıdır.
(Ey veliler!) Îman etmedikçe (kızlarınızı) müşrik erkeklerle evlendirmeyin. Hoşunuza gitse bile müşrik bir erkekten, îmanlı bir köle daha hayırlıdır. (Çünkü) onlar sizi cehenneme (günahlara) çağırır. Allah ise sizi, izni (yardımı) ile cennete ve (tevbe edip) bağışlanmaya çağırır. Allah düşünüp anlasınlar diye insanlara âyetlerini açıklar. (Bakara - 22)
Evlilikte eş seçimi, eş, dost, arkadaş ve komşu seçiminden çok daha önemlidir. Bu nedenle dünya ve âhiret mutluluğunu isteyenler, İlâhi emirler doğrultusunda yaşayan, iyi ahlaklı ve bilinçli müslümanları tercih etmeli, fiziksel güzellikleri ve sosyal yaşantıları hoşlarına gitse de sapık inançlılardan ve günahkârlardan kaçınmalıdır. Çünkü onlar eşlerini kendileri gibi sapık, dinsiz, günahkâr bir yaşama ve dolayısıyla cehenneme sürüklemeye çalışırlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kadın dört şeyden biri için nikâh (ı tercih) edilir; malı için, soyu için, güzelliği için ve dindarlığı için. Sen dindar olanı seç, (aksi halde) sıkıntıya düşer, sürünürsün. (Buhâri - Müslim - İbni Mâce - Ebû Dâvûd - Nesâî)
Çünkü mal, mülk, soy ve güzellik geçicidir ve zaman gelir karşıtı ile yer değiştirebilir. Dindarlık ise kalıcıdır ve dindar eşler cennette de ebedî birlikte olacaktır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah bir kimseye (eş olarak) sâliha bir kadını nasib ederse, ona dininin yarısında yardım etmiştir. Artık kalan yarısında o kimse Allah'tan korksun ve günahlardan sakınsın. (Taberânî - Hâkim)
Günahlardan sakınıp, ibâdetlerini düzenli bir şekilde yapan ve ahlakı da güzel olan kadınlara sâliha ve erkeklere de sâlih denir.
Dünya ve âhiret mutluluğunun anahtarı, erkekler için sâliha bir eşe ve kadınlar için de sâlih bir eşe sahip olmaktır. Çünkü sâlih eşler yuvalarında dinî kuralları uyguladıkları için dinin en az yarısını doğal olarak yaşamış olduklarından dinin diğer yarısında da Allah'tan korkar ve günahlardan sakınırlarsa, dünyada huzurlu, mutlu yaşar ve âhiret âleminde o güzelim cennete kavuşurlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Îmanı en mükemmel olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. En hayırlınız da, kadınlara karşı en hayırlı (hoşgörülü) olanınızdır. (Tirmizî - İbni Hibban)
Eşlerin günah olmayan konularda birbirlerine karşı hoşgörülü olmaları Allah katında sevimli olduğu gibi, günah olan konularda birbirlerine karşı hoşgörülü olmaları da çirkin ve günahtır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Evlenin boşanmayın, çünkü boşamada Arş titrer. (Deylemî)
Evlenme ve boşanma birbirinin tam karşıtı iki zıd olay! Biri sevimli, diğeri sevimsizdir. Bu nedenle evlenme olayı her toplumda hoşgörü ile karşılanır ve evlenenler kutlanır. Boşanma olayını da her toplum soğuk karşılar ve boşananlara herkes acır.
Arş'ı titreten bu tür olumsuzluklara meydan vermemek için eş seçiminde İslâmî kurallara uymalı, söz ve nişanlar Allah'ın emri doğrultusunda yapılmalı ve günahlardan titizlikle kaçınılmalıdır. Özellikle İslâm'a ters düşen her çeşit yöresel örf, âdet ve gelenekleri kesinlikle İlâhi emirlerin üstünde tutmamalı ve Kur'an'dan kopmamalıdır.
Evlenme törenleri gerçi bir matem değildir ama Allah'ın haram kıldığı yasakları çiğneyen ve haramları helâl kılan bir çılgınlık da değildir. Evlenme törenlerinde İlâhi yasakları çiğnemek isteyenler sapık görüşlerinde direndikleri ve geri adım atmadıkları gibi,
Müslümanlar da Allah'ın emirleri doğrultusunda direnmeli ve kesinlikle geri adım atmamalıdır.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
NİKAH KONULU SOHBETİMİZ
Comentarios