Utanma, sıkılma anlamına gelen hayâ, insanlara özel fıtrî bir duygudur. Bu nedenle her insanın doğasında hayâ duygusu vardır. Altları bezlenen bazı çocukların yabancıların yanında sıkılmaları, çirkin sözler ve ahlâk dışı davranışlar karşısında yetişkinlerin yüzlerinin kızarması, hayâ duygusundan kaynaklanan bir özellik ve fıtratlarına bağlı kaldıklarının kanıtıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Îman, yetmiş (ya da altmış) küsur şube (bölüm) dür. En yükseği “Lâ ilâhe illâllah” sözü, en altı da müslümanlara zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da îmanın bir bölümüdür. (Buhârî - Müslim - Nesâî - Ebû Dâvûd - Tirmizî - İbni Mâce)
Arş’tan dünyaya uzanan, yetmiş ya da altmış küsur mânevî halkadan oluşan îman zincirinin en üstü (zirvesi), “Lâ ilâhe illâllah” (Allah’tan başka ilâh yoktur) sözü ve en alt ucu da müslümanlara zarar veren şeyleri yoldan kaldırmak yani çevre temizliği yapmaktır. Hayâ da îman zincirinin en değerli halkalarından biridir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hayâ ile îman birlikte bulunur. Birinin olmadığı yerde diğeri de olamaz. (Hâkim - Beyhakî)
Hayâ ile îman, solunum ve dolaşım sistemleri gibi birbirine bağımlıdır. Solunum sistemi durunca, dolaşım sistemi de durduğu ve dolaşım sistemi durunca, solunum sistemi de durduğu gibi hayânın olmadığı yerde îman ve îmanın olmadığı yerde de hayâ olamaz.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hayâ duygusunu yitirdikten sonra, dilediğini yap! (Buhârî - İbni Mâce – Ebû Dâvûd)
Beyinlerindeki ar (utanma) damarını çatlatıp fıtratlarındaki hayâ duygusunu yitirenler, îmanlarını yitirdikleri için, dinsiz ve dengesiz bir ortamda en çirkin günahları açıkça işlemekten ve dışarıda çırılçıplak dolaşmaktan zerre kadar sıkılmadıkları gibi, dinsiz, dengesiz ve ahlâk dışı yaşantılarının topluma yansıması için de uğraş verdiklerinden,
Peygamberimiz (s.a.v.): “Hayâ duygusunu yitirdikten (yani frenlerin patladıktan) sonra dilediğini yap!” buyurarak, onlara öğüt vermenin bir yarar sağlamayacağına işaret ediyor.
Yüce Allah buyuruyor:
Hayâsızlığın (dinsiz, dengesiz yaşamın) mü’minler arasında yaygınlaşmasını isteyenler için, dünyada ve âhirette çok acı bir azap (ceza) vardır. (Nûr - 19)
Hz. İbrahim’i ateşe atıp cayır cayır yakmak isteyenler putçuluk rejiminin arkasına sığındıkları gibi, dinsiz, dengesiz ve ahlâk dışı yaşantının mü’minler arasında yaygınlaşmasını isteyenler de aynı gerekçelerin arkasına sığınsalar da,
Dünyada ruhsal bunalımdan kurtulup huzuru, mutluluğu yakalayamazlar ve ölüm meleği yakalarına yapışınca, pişmanlıktan kıvrım kıvrım kıvranır, sonra o korkunç cehenneme atılırlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hayâ, on bölümdür. Dokuzu kadınlara ve biri erkeklere verilmiştir. (Deylemî)
Yüce Allah, cinsellik duygularının kontrol altında tutulması, cinsel sapıklığın önlenmesi, aile yapısının ve toplumsal düzenin korunması için hayânın onda dokuzunu kadınlara verdiği halde,
Çırılçıplak soyunarak, cinsel dengeleri, aile yapısını ve toplumsal düzeni bozan ve hayâsızlığı çağdaşlık diye algılayan kadınların vay haline!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bu ümmet (i Muhammed) den ilk kalkacak olan, hayâ ve emânettir. (Ebû Ya’lâ)
Kıyâmete yakın yeryüzünden hayâ (utanma duygusu) ile emânet (insanlar arasında güvenirlik) kalkınca kadınlar çırılçıplak soyunacak, en çirkin günahlar yollarda ve halkın yoğun olduğu yerlerde açıkça işlenecek ve ekonomik dengeler alt üst olup insanlar kredi adı altında faizlere yönelecek.
Yüce Allah buyuruyor:
O (şeytan) size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder (vesvese verir). (Bakara - 169)
Gözlerimizle göremediğimiz mikroplar, ayağımıza batan dikenden binlerce defa daha küçük oldukları halde, dikenden daha tehlikeli oldukları gibi,
Gözlerimizle göremediğimiz şeytan ise, her şeyden daha tehlikeli olduğu için, onun fısıltılarına aldanıp Kur’an’dan kopmayalım, hayâ damarımızı çatlatmayalım ve Allah’a karşı saygılı olalım.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
İLGİLİ VİDEO KLİBİMİZ
Comments