Yüce Allah buyuruyor:
(Belkıs dedi ki:) Ben onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler? (Neml - 35)
Hz. Süleyman, Sebe Melikesi Belkıs’a ültimatom içeren bir mektup göndermiş ve derhal teslim olarak gelmelerini bildirmişti. Belkıs, Hz. Süleyman’ın sıradan bir devlet başkanı mı ya da peygamber mi olduğunu anlamak için ordu komutanlarına, “Ben onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler?” dedi.
Hediyeleşme, eski çağlardan beri insanlar arasında geçerli olan bir uygulamadır. Sebe Melikesi Belkıs’ın Hz. Süleyman’a hediye göndermesi, bunun açık örneğidir.
Hediye ne demektir?
Yüce Allah buyuruyor:
Bir iyiliği (karşılığında) daha fazlasını bekleyerek yapma! (Müddessir - 6)
Karşılığında bir beklenti olmaksızın yapılan her çeşit hibe ve bağışlara hediye denir. Hediye, icab ve kabul ile yani bir tarafın bunu sana hediye ettim ve karşı tarafın da kabul ettim demesi ya da teslim alması ile gerçekleşir. Eğer hediye teslim edilmez ya da karşı taraf kabul etmezse gerçekleşmez.
Teslim edilen hediye geri alınabilir mi?
Mahrem olan akrabalara verilen hediyeler ile eşlerin birbirine verdiği hediyeler geri alınamaz.
Yabancıya verilenler geri alınabilir ama köpeğin kustuğunu yalamasına benzediği için mekruhtur.
Sevgi ve hediyeleşme!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hediyeleşin ki, sevginiz artsın. (İbni Âsakir)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hediyeleşin, sevginiz artsın ve musâfaha edin (el sıkışın), küskünlükleriniz gitsin. (İbni Âsakir)
Hediye, amacına uygun bir şekilde yani karşılığında bir beklenti olmaksızın yapılırsa, gerçekten müslümanlar arasında yakınlaşmayı sağlar, sevgi ve ilgiyi arttırır. Aksi halde ileride tartışmalara, kırgınlıklara ve hatta düşmanlıklara neden olabilir.
“Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez” sözü âyet-i kerîme ile çelişkilidir. Çünkü Yüce Allah “Bir iyiliği (karşılığında) daha fazlasını bekleyerek yapma!” buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hediyeleşin, çünkü hediye kalpteki kin ve nefreti yok eder. (Tirmizî)
Ne yazık ki günümüzdeki hediyeleşmeler, “En azından verdiğini geri alma” amacı ile yapıldığı için, kalplerdeki kin ve nefreti daha da arttırıyor ve ben ona şu kadar vermiştim, o bana bu kadar verdi diye dedikodulara ve müslümanlar arasında kırgınlıklara neden oluyor.
Müslümanlar aralarındaki küskünlükleri aşıp birbirlerini sevdikleri ve dayanışma içinde oldukları sürece, hiçbir güç onları yıldıramaz ve baskı altına alamaz. Aksi halde baskı altında yaşama ve dinlerinden sürekli taviz verme zorunluluğunda kalırlar. Bu nedenle Peygamberimiz (s.a.v.): “Hediyeleşin ki, sevginiz (birliğiniz) artsın” buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hediye, Allah’tan gelen temiz bir rızıktır. Sizden birinize hediye verildiği zaman, onu kabul etsin ve (gücü yeterse) karşılığında daha iyisini versin. (Tirmizî)
Hediye, gerçekte Allah’tan gelen bir rızıktır. Çünkü gönüllere ilham eden O’dur. Bu nedenle karşılık beklentisi olmadan verilen hediyeleri kabul etmek ve gücü yeterse karşılığında daha güzel bir şeyler vermek, din kardeşliği açısından en uygun bir davranıştır. Ancak hediye verenin bir art niyeti, çıkarı ve beklentisi varsa ya da kazancı haram ise, bu tür hediyeleri kabul etmemek gerekir.
Özellikle devlet memurlarının ve yargı mensuplarının kendilerine işi düşenlerden ve onların yakınlarından hediye kabul etmeleri rüşvet anlamına geldiğinden haramdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Devlet memurlarının (kendilerine işi düşenlerden) aldıkları hediyelerin hepsi haramdır. (Ebû Ya’lâ)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Rüşveti alana da verene de, Allah lanet etsin. (Ebû Dâvûd - Tirmizî - İbni Mâce)
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
KONUYLA İLGİLİ VİDEO KLİBİMİZ
Comments