Yüce Allah buyuruyor:
Hani biz meleklere Âdem’e secde (saygı) edin demiştik! iblis hâriç, hepsi hemen secde ettiler. O (iblis) cinlerdendi, Rabbinin emrinden çıktı, fâsık oldu. (Kehf - 50)
Yüce Allah “Âdem’e secde (saygı) edin” emrini verince, meleklerin hepsi hemen secde edip İlâhi emri yerine getirdiler. Sadece cinlerden olan iblis secde etmeyip direndi ve Rabbinin emrinden çıkıp azgın fâsıklardan oldu.
İblis kimdi ve neden secde etmedi?
Yüce Allah yeryüzünü insanların yaşam koşullarına göre düzenledikten sonra, insanların babası olan Hz. Âdem’i toprak maddelerinden (belirli elementlerden) yaratıp yeryüzüne halife kıldığı gibi, Dünya henüz kızgın gaz kütlesi halinde yani sadece cinlerin yaşam koşullarına uygun bir ortam da iken de iblis’i ateşten (gaz halindeki atomlardan) yaratmış ve onu da yeryüzüne halife kılmıştı.
Cin asıllı olan iblis, önce yeryüzünde görevli olan meleklerle birlikte binlerce yıl ibâdet yaptı ve zamanla yeryüzündeki melekleri aşıp gökyüzündeki meleklere karıştı ve onlarla birlikte ibâdet yapmaya başladı. Yedi kat göklerin her birinde binlerce yıl ibâdet yapan iblis, zamanla yedi kat göklerdeki melekleri de aştı ve cennetteki meleklerin lideri oldu.
iblis melekler gibi madde ötesi nurdan değil de, madde âlemindeki gazlardan (atomlardan) yaratıldığı için doğal olarak onur, benlik, kin, kibir ve kıskançlık gibi duyguları vardı ve bu duygular onun için her an bir tehlike oluşturabilirdi. Gerçi sınavsız bu duyguları aşmış ve hızla yükselmişti ama ya sınanırsa ve sınavı kaybetse sonucu ne olacaktı?
Nitekim öyle oldu. Yüce Allah’ın ezelde takdir ettiği vakit gelince, sınandı. Hem de cennete oranla aşağıların en aşağısı olan dünyada, çamurdan yaratılan yeni bir varlığa secde (saygı) yapmakla!
Yerdeki, gökteki melekleri aşıp cennetteki meleklerin lideri olan iblis için, çamurdan yaratılan bir varlığa secde adı altında saygı yapmak gerçekten çok güçtü. Ancak Âdetullah böyleydi. Yüksek makamlarda olanların sınavı her zaman güç olurdu.
Ne yazık ki iblis, nefsinin onur ve benlik gibi tutkularını aşamadı ve Yüce Allah emrettiği halde Hz. Âdem’i küçümseyip secde yapamadı ve sınavı kaybetti.
Yüce Allah iblis’e:
Buyurdu: “Ben sana emrettiğim halde, secde etmene engel olan nedir?” (Neden secde yapmadın?) (iblis:) “Ben ondan (Âdem’den) hayırlıyım. (Çünkü) beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın” dedi.
(Allah) buyurdu: “Hemen in oradan! Orada (cennette) büyüklük taslamak senin haddin değildir. Derhal çık! Çünkü sen (artık) aşağılanmışlardansın.” (A’râf - 12 - 13)
Beklemediği bir anda kendini sınavda bulan iblis, büyüklük taslayıp aklına göre bir kıyaslama da yaptı ama yanıldı. Çünkü o, yaratana değil yaratıldığı maddeye baktı ve sonuçta aşağılanıp cennetten kovuldu ve lanetlendi.
Yüce Allah buyuruyor:
(iblis) dedi ki: “Ey Rabbim! O halde bana, (insanların) tekrar dirileceği güne kadar mühlet ver (zaman tanı).” (Hicr - 36)
İnsanlardan daha akıllı ve daha bilinçli bir varlık olan iblis, Hz. Âdem’in evlâtlarını azdırıp yoldan çıkarmak ve ölüm acısını tatmamak için, insanların yeniden dirileceği güne kadar mühlet istedi ama,
Yüce Allah buyuruyor:
“Sen, o bilinen vakte (kıyâmete) kadar mühlet verilenlerdensin” buyurdu. (iblis:) “Ey Rabbim! Beni azgın bırakmana (cennetten kovulup lanetlemene) karşılık, yemin ederim ki, ben de onlara yeryüzünü süsleyeceğim (günahları hoş göstereceğim) ve ihlâslı kulların hâriç, onların hepsini mutlaka azdıracağım.” (Hicr - 37 - 38 – 39 - 40)
Cinlerden olduğu halde yerdeki, gökteki melekleri aşıp cennetteki meleklerin lideri olan iblis, onur, benlik gibi tutkuları aşıp Hz. Âdem’e secde (saygı) yapamadığı için lanetlenip cennetten kovulunca, cân-ı gönülden tevbe edip Yüce Allah’a yalvarması gerekirken,
“İhlâslı kulların hâriç, onların hepsini azdıracağım” diye intikam yemini etti ve ne yazık ki yeminini de gerçekleştirdi. Çünkü Hz. Âdem’den beri milyarlarca insanı azdırıp yoldan çıkardı.
İblis’e neden mühlet verildi?
Yüce Allah buyuruyor:
Gerçekte iblis’in onların üzerinde (zorlayıcı) hiçbir etkinliği yoktur. Ancak âhirete inananlarla ondan kuşkuda olanı (birbirinden) ayırıp bilelim diye (iblis’e mühleti verdik). (Sebe - 21)
Âhirete inanan gerçek ihlâslı mü’minlerle, ondan yani öldükten sonra tekrar dirilme konusunda kuşkuda olanların birbirinden ayrılıp açıkça ortaya çıkması için, Yüce Allah sınav gereği iblis’e mühlet verdi ve haydi benim ihlâslı kullarımı azdır da yoldan çıkar bakayım dedi.
Gönülsüz nişanlıların gözü, kulağı dışarıda olduğundan, asılsız bir fiskos (dedikodu) ya da bir kuşku onları birbirinden ayırıverdiği gibi,
Dinde samimi olmayıp gönülsüz îman edenlerin gözü, kulağı da dışarıda olduğundan, iblis’in bir dürtüsü ya da kalplerine attığı bir kuşku da onları dinlerinden ayırıverir.
İlâhi Uyarı!
Yüce Allah buyuruyor:
Şeytan kesinlikle size düşmandır, siz de onu düşman edinin! O kendi taraftarlarını ancak cehennem ehlinden olmaya dâvet eder. (Fâtır - 5 - 6)
Dünyadaki dostluklar ve düşmanlıklar genelde geçicidir. Çünkü zaman gelir, insan en amansız düşmanı ile dost ve en sevdiği dostu ile de düşman olabilir. Bu kural, devletler için de geçerlidir. Ancak şeytanın düşmanlığı bu kuralın dışındadır. Çünkü Yüce Allah “Şeytan kesinlikle size düşmandır, siz de onu düşman edinin” buyurduğuna göre,
Şeytanın Hz. Âdem ile başlayan düşmanlığı hiç kesintiye uğramadan ve dostluğa dönüşmeden kıyâmete kadar devam edecektir.
Yüce Allah buyuruyor:
Çünkü o (şeytan) ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yer (ler) den onlar sizi görürler. Kuşkusuz biz, şeytanları îman etmeyenlerin dostları yaptık. (A’râf - 27)
Gizli ve sinsi düşmanlar, açık ve bilinen düşmanlardan daha tehlikeli olduğu gibi, gizli, sinsi ve artı görülmeyen bir düşman olan şeytan, kuşkusuz en tehlikeli düşmanımızdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Şeytan, Âdemoğlunun (insanların) damarlarında kan gibi dolaşır. (Buhârî - Müslim)
Ateşten yani aşırı sıcak gazlardan yaratılan şeytan, elektrik akımı ya da radyoaktif maddelerden yayılan ışınlar gibi insanların kan damarlarında dolaşır ve Allah’ı unutup dünyaya dalanların kalbine olumsuz vesveseler (dürtüler) verip azdırmaya çalışır.
Gözlerimizle göremediğimiz düşmanla nasıl mücadele edelim?
Gözlerimizle göremediğimiz mikroplara karşı, onları gören doktorların önerileri doğrultusunda mücadele ettiğimiz gibi, gözlerimizle göremediğimiz şeytanlara karşı da onları gören Yüce Allah’ın önerileri doğrultusunda mücadele edelim.
Yüce Allah buyuruyor:
Eğer şeytandan bir vesvese seni dürtülerse, hemen Allah’a sığın (“Eûzü billahi mine’şşeytânirracîm” de). Çünkü O (Allah) her şeyi işitendir, bilendir. (A’râf - 200)
İşte şeytanların her çeşit dürtü, vesvese, karamsar ve olumsuz evhamlarına karşı en güçlü ve en etkili yöntem, cân-ı gönülden ve ihlâsla “Eûzü’yü” sık sık okumaktır.
Ayrıca mikrobik ve salgın hastalıklara karşı önceden koruyucu önlemler alındığı gibi, şeytanların dürtülerine ve olumsuz vesveselerine karşı da önceden gereken önlemleri alalım.
Yüce Allah buyuruyor:
De ki: Rabbim! Şeytanların dürtülerinden sana sığınırım. Rabbim! Onların yanımda bulunmalarından (bana yaklaşmalarından) da sana sığınırım! (Mü’minün - 97 - 98)
Karşıtlar âlemi olan bu dünyada, düşmanın tank, uçak ve füzelerine karşı, tanksavar, uçaksavar ve füzesavar silahları olduğu gibi şeytanın dürtülerine karşı da şeytansavar silahı vardır.
Kim Mü’minün Sûresi’nin bu iki âyetini (97 - 98) Kur’an’daki orijinalinden sabah-akşam cân-ı gönülden ihlâs ile okursa cin, şeytan ona yaklaşamaz ve olumsuz, karamsar vesveseler veremez.
Şeytanın olumsuz ve karamsar dürtülerinden bunalanlar, kafası karışanlar ve gönlü daralanlar bu iki âyeti sabah-akşam yedişer defa okurlarsa, Allah’ın izni ile cin ve şeytanların şerrinden kurtulup rahatlar ve huzura kavuşurlar.
Yüce Allah buyuruyor:
Kur’an okuduğun (okuyacağın) zaman o lanetlenmiş şeytandan Allah’a sığın (“Eûzü billahi mine’şşeytânirracîm” de). Gerçek şu ki, îman edip Rablerine tevekkül eden (güvenen) ler üzerinde onun bir egemenliği yoktur. Onun (şeytanın) egemenliği, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah’a ortak koşanlaradır. (Nahl- 98 - 99 - 100)
Yahya İbni Muâz diyor ki:
Şeytan, bazı açıdan bizden avantajlıdır. Şöyle ki: Biz şeytanı göremiyoruz, o bizi görüyor. Bizim işimiz gücümüz var, boş vaktimiz az. Onun işi gücü yok, boş vakti çok. Biz onu unuturuz, o bizi unutmaz (görevini ihmal etmez). Ayrıca düşmanımız olan nefsimiz de şeytana yardımcı olur ve aleyhimizde çalışır.
Ancak! Bizim sığınacak Rabbimiz var, şeytanın ise sığınacak hiç kimsesi yoktur.
Kays İbni Haccac da şöyle diyor:
Bir gün şeytanım bana dedi ki: “Sana geldiğim zaman dana gibiydim, senin yanında serçeye döndüm.” Nedenini sordum? “Sürekli Allah’ı zikir ettiğin için” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Şeytan hortumunu Âdemoğlunun kalbine dayar. Eğer o kimse Allah’ı zikrederse, geri çekilir. Eğer Allah’ı unutur (gâfil olur) sa, kalbini yutar. (Ebû Ya’lâ)
***
Ahmet Tomor Hocafendi
ŞEYTAN NEDİR? KONULU SOHBETİMİZ
Comments