İhlâs nedir?
Her çeşit gösterişten kaçınarak ve hiç kimseden bir beklenti içinde olmadan sadece Allah rızası için hayırlı işler yapmaya ihlâs denir.
Yüce Allah buyuruyor:
(Ya Muhammed!) De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. (Bir farkla ki) bana, İlâhımızın bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Kim Rabbine (rızasına uygun şekilde) kavuşmak istiyorsa, amel-i sâlih (ihlâsla ibâdet) yapsın ve Rabbine ibâdette hiçbir şeyi (O’na) ortak koşmasın. (Kehf - 110)
Gerçi her canlı ölümü tadacak ve sonra, ister istemez Rabbine döndürülecek ama Yüce Allah “Kim Rabbine ( rızasına uygun bir şekilde) kavuşmak istiyorsa, amel-i sâlih (ihlâsla ibâdet) yapsın ve Rabbine ibâdette hiçbir şeyi (O’na) ortak koşmasın” buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
İşlerinizi (ibâdetlerinizi) Allah için ihlâsla yapın. Çünkü Allah ancak ihlâsla yapılan (ibâdet) leri kabul eder. (Dâre Kutnî)
Peygamberimiz (s.a.v.) e, “Para ve şöhret için savaşan sevap kazanır mı?” diye soruldu.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
Hayır! Çünkü Allah sadece ihlâsla ve rızası talep edilerek yapılan ibâdetleri kabul eder. (Nesâî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah sizin sûretlerinize (fiziksel şeklinize) ve mallarınıza bakmaz. Allah sizin ancak kalplerinize (ihlâsınıza) ve ibâdetlerinize bakar. (Müslim - İbni Mâce)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
İbâdetini ihlâsla yap ki, az da olsa (sevabı) sana yeter. (Hâkim - Ebû Nuaym)
“Az olsun, öz olsun” diye bir söz vardır. Beş vakit namaz ve Ramazan ayı orucu gibi farzların dışındaki nâfile ibâdetler ihlâsla yapılınca az da olsa yeter.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allahü Teâlâ buyurdu ki: İhlâs, benim sırlarımdan bir sırdır. Onu ancak sevdiğim kulumun kalbine koyarım. (İhyâ-el-ülûm)
Gönülleri ihlâsla nurlananlar ve her işlerini sadece Allah rızası için ihlâsla yapanlar, dünyada ruhsal huzura, âhirette sürekli mutluluğa kavuşur ve şeytanın şerrinden de emin olurlar.
Yüce Allah şeytana dedi ki:
Azgınlardan sana uyanlar hâriç, kuşkusuz benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir gücün (etkin ve egemenliğin) yoktur. (Hicr - 42)
Sürüden ayrılan koyunları kurtlar kaptığı gibi, Kur’an’dan kopup azgınlaşan ve müslümanların yolundan ayrılan insanları da şeytanlar kapar ve onların üzerinde tam egemen olurlar.
İhsan nedir?
Bu soruyu Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle yanıtladı.
İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi O’na ibâdet etmendir. Sen O’nu görmüyorsan da, O seni kuşkusuz görüyor. (Buhârî - Müslim - Ebû Dâvûd - Nesâî - Tirmizî - İbni Mâce)
Hz. Mûsa gibi bir Peygamber bile dünya gözü ile Allah’ı göremediği için Peygamberimiz (s.a.v.) birinci bölümde, harf-i teşbih (benzetme harfi) olan kef ile ke’enneke (görüyormuşsun gibi) buyurdu. İkinci bölümde ise, harf-i tahkik (kesinlik harfi) olan inne ile fe’innehü (O seni kuşkusuz görüyor) buyurdu.
İşte ihsanın özeti ve gerçek anlamı! Her zaman Allah’ı görüyormuşuz gibi O’na ibâdet edelim ve biz O’nu göremesek de, O’nun bizi gördüğünü düşünelim ve gafletten kurtulalım.
Yüce Allah buyuruyor:
Kesinlikle Rabbin (her an, her şeyi) gözetlemektedir. (Fecr - 14)
Bu âyet-i kerîmede, “Rabbin (her an, her şeyi) gözetlemektedir” buyurularak, insanların sürekli gözetim ve denetim altında olduğu vurgulanmaktadır.
Yüce Allah buyuruyor:
Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür. (Hadîd - 4)
Her zaman, her yerde ve her türlü koşullarda Yüce Allah’tan korkalım ve emirlerine boyun eğip günahlardan kaçınalım. Çünkü Allah her an bizi gözetlemekte ve yaptıklarımızı görmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Akıllı kişi, nefsini kontrol altında tutan ve ölümden sonrası için hazırlığını yapandır. (Tirmizî - İbni Mâce)
Ne mutlu sürekli Allah’ın gözetim ve denetimi altında olduğu bilinci ile yaşayanlara ve nefsini kontrol altında tutup ölümden sonrası için gerekli hazırlığı yapanlara!
Veysel Karâni’ye hayran olan ve yıllarca onu arayan Herem bin Hayyan, bir gün Veysel’i Dicle kenarında abdest alırken gördü ve yanına gidip ondan bir öğüt istedi. Veysel Karâni:
- “Sen Allah’ı biliyor musun?” diye sordu. Herem bin Hayyan “biliyorum” deyince,
- “Allah sana yeter başkalarını bilmesen de olur” dedi.
Herem bin Hayyan bir öğüt daha isteyince,
- “Allah seni biliyor mu?” dedi. Hayyan “biliyor” deyince,
- “O halde başkaları seni bilmese de olur” dedi.
Sonra, “Sakın günahları küçük görme! Çünkü günahları küçük görürsen, onları yasaklayan Rabbini de küçük görmüş olursun. Eğer günahları büyük görürsen, onları yasaklayan Rabbini de büyük görmüş olursun” dedi ve helâllaşıp ayrıldılar.
***
Ahmet Tomor Hocafendi
İHLAS İLE ALLAH'A KULLUK ETMEK KONULU SOHBETİMİZ
Commentaires