Yüce Allah buyuruyor:
Namazı dosdoğru kılın, zekâtı tam verin ve rükû edenlerle birlikte rükû edin. (Bakara - 43)
Rabbimiz, göklerdeki melekler gibi insanların da topluca ve düzenli bir şekilde ibâdet etmelerini sevdiği için “rükû edenlerle birlikte rükû edin” yani cemaatle namaz kılın buyuruyor.
Aynı çevrede yaşayan müslümanların her gün belirli vakitlerde bir araya gelip yan yana ve omuz omuza beş vakit namazı cemaatle kılmaları, dînî duyarlılıklarının göstergesi olduğundan,
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür. (Buhârî - Müslim - İbni Mâce - Nesâî)
Her gün belirli vakitlerde ezan okuyup müslümanları namaza dâvet edene müezzin ve cemaatin önüne geçip namaz kıldırana da imam denir.
Dinin direği ve îmanın simgesi olan namazın ta’dîl-i erkân ile huzur ve huşû içinde kılınması ve sevabının yirmi yediye katlaması, imamların görevlerini titizlikle yapmalarına bağlı olduğundan, imamlık ve müezzinlik çok kutsal bir görevdir. Çünkü Peygamber ve sahabe mesleğidir.
Asr-ı Saadet’te Hz. Bilâl ezan okuyup sahabeleri namaza dâvet eder ve Peygamberimiz (s.a.v.) de mihraba geçip çok sevdiği sahabelerine namaz kıldırırdı. Peygamberimizden sonra halife (devlet başkanı) olan ve Hulefâ-i Râşidîn denilen Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali de hem halifelik hem de imamlık görevini yaptılar ve beş vakit namazı cemaatle kıldılar.
Bir kimsenin imam olabilmesi için;
1- Müslüman olması: Gayr-i müslimler, ehl-i sünnete ters düşenler, İslâm karşıtı rejimleri ve sapık ideolojileri benimseyen ve savunanlar imam olamazlar.
2- Erkek olması: Kadınlar erkeklere imam olamazlar.
3- Ergenlik çağına ermesi: Ergenlik çağına ermeyen çocuklar hâfız da olsa, ergenlik çağına eren erkeklere, kadınlara imam olamaz, kendi aralarında cemaat yapabilirler.
4- Akıllı olması: Deli ve bunama gibi beyinsel özürlü olanlarla, alkollü olanlar ve uyuşturucu kullananlar da imam olamazlar.
5- Kari olması: En azından Fâtiha ile birlikte kısa bir sûreyi ezbere bilmeyenler ve bunları anlamı bozulmayacak şekilde düzgün okuyamayanlar, bunları bilenlere imam olamazlar.
6- Özür sahibi olmaması: Yarasından, ameliyat yerinden kan, irin aktığı ya da idrar kaçırdığı için özür sahibi olanlar imam olamazlar. Özürleri aynı olanlar, kendi aralarında cemaat yapabilirler.
Ayrıca üstü başı temiz olmayanlar, aşırı derecede pelte ve kekeme olup harfleri düzgün çıkaramayanlar da imam olamazlar.
Bu özelliklere sahib olanlar imam olabilir. Ancak içlerinden fıkıh ilminde daha üstün olanları, Kur’an’ı daha düzgün okuyanları ve daha takvâ olanları tercih edilmelidir. Çünkü fâsıkların yani açıkça günah işleyenlerin imam olmaları mekruhtur.
İmamların sorumluluğu:
Yüce Allah buyuruyor:
O gün insanların hepsini imamları (önderleri) ile birlikte (mahşere) dâvet edeceğiz. (İsrâ -71)
İmamlar hem kendi namazlarından hem de cemaatin namazından sorumlu oldukları için, mahşer yerine cemaati ile birlikte gelecek ve kıldırdığı namazların her birinden ayrı ayrı sorgulanacaktır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
İmam olan kimse namazı vaktinde ve ta’dîl-i erkânı ile güzelce kıldırırsa, hem kendi hem de cemaati (çok) sevab kazanır. Eğer namazı noksan (ve acele) kıldırırsa, günahı imama aittir. (Ebû Dâvûd İbni Mâce - Hâkim - Ahmed İbni Hanbel)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
(İmamlar) Sizin için namaz kıldırırlar. Eğer tam ve güzel kıldırırlarsa, sevabı hem size hem de onlaradır. (Buhârî)
Peygamber mesleği olan imamlık kutsal olduğu kadar mânevî sorumluluğu da ağır olduğundan, bu kutsal görevi üstlenenler mihraba doğru yürürken, üstlendiği görevin mânevî sorumluğunu unutmamalı ve namazı en güzel bir şekilde kıldırmaya özen göstermelidir. Çünkü kıldırdığı her namaz ya sevab ya da günah olarak amel defterine yazılacak ve mahşer yerinde mîzanına konulacaktır.
Kırk yıl imamlık yapan ve bir gün bile izine ayrılmayan Ebû Cafer hazretleri diyor ki:
Namaz kıldırmak için mihraba doğru yürürken, Peygamberimizin ve Hulefâ-i Râşidîn'in de mihraba doğru yürüdükleri aklıma gelince, elim, ayağım titrer, sesim kısılır ve güçlükle tekbir alırdım.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim takvâ (Allah’tan korkan) bir imamın arkasında namaz kılarsa, sanki bir peygamberin arkasında namaz kılmış gibidir. (Halebi)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Sizin için hayırlınız ezan okusun ve kıraât (ilim) de üstün olanınız imam olsun. (Ebû Dâvûd)
***
Ahmet Tomor Hocafendi
CEMAATLE NAMAZ KILMA KONULU SOHBETİMİZ
Comments