Yüce Allah buyuruyor:
(Mü’minler der ki:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma! Bize yüce katından rahmet bağışla. Çünkü sen, bağışı çok bol olansın. (ÂI-i İmran - 8)
Nereden gelirse gelsin, her çeşit tehlikelere karşı canımızı, malımızı, eşimizi, yavrularımızı ve yakınlarımızı koruduğumuz gibi, sapık inanç sistemlerine karşı da aynı duyarlılığı gösterelim, kendimizin, eşimizin, yavrularımızın ve yakınlarımızın îmanını korumak için özveri ile çalışalım. Çünkü dünyadaki mânevî doyumluluğumuz, ruhsal huzurumuz ve âhiret âlemindeki ebedî mutluluğumuz, “İslâmî kurallar doğrultusunda yaşayıp îmanımızı korumamıza ve son nefeste âhiret âlemine îman ile gitmemize” bağlıdır. Bunun dışında kesinlikle başka bir alternatifimiz yoktur.
Yüce Allah buyuruyor:
(Ey îman edenler!) Sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, yapmış olduğu bütün amelleri (ibâdetleri, hayırları) dünyada da, âhirette de boşa gider. (Çünkü) onlar cehennemlik tir, orada ebedî kalacaklardır. (Bakara - 217)
Doğuştan ya da sonradan müslüman olan bir kimsenin dininden dönmesine, örneğin hıristiyan, yahudi, ateist ya da mason olmasına irtidad ve irtidad edene de mürted denir.
Bir müslüman dininden döndüğü an, îmanı gider, kâfir olur ve evli ise eşi de boş (nikâhı fesh) olur. Ayrıca yaptığı bütün ibâdetleri, hayırları boşa gider ve âhirette yeri ebedî cehennem olur.
Eğer pişmanlık duyup tekrar müslüman olmak isterse, tevbe edip mürted olmasına neden olan sapıklıktan ayrılır. Sonra Kelime-i şehâdet getirip îmanını ve evli ise nikâhını da yeniler.
Eğer İslâm’a dönmeden kâfir (mürted) olduğu halde ölürse, leş hükmünde olan bedeni yıkanmadan, kefenlenmeden ve namazı kılınmadan İslâm mezarlığının dışında bir çukura gömülür.
Yüce Allah buyuruyor:
Kim îmanı küfre değişirse (mü’min iken kâfir olursa) kuşkusuz doğru yoldan çıkmış, dalâletler içinde kalmıştır. (Bakara - 108)
Müslüman iken hak dinini bâtıl dinle ve îmanını küfürle değişen kimse, dengesi bozulup karaya vuran balıklar gibi dalâlet çukurlarında çırpınır, dünyası da âhireti de kararır.
Yüce Allah buyuruyor:
İşte onların (îmanı küfürle değişenlerin) cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerinedir. Bu lanette ebedî kalacaklardır. Onların azabı hiç hafifletilmez ve yüzlerine de bakılmaz (hiç kimse onlarla ilgilenmez). (Âl-i İmrân - 87 - 88)
Lânetlenen mürtedler dünyada huzursuz yaşadıkları gibi, kabirde, mahşerde ve cehennemde yalnızlığa terk edilir. En yakınları peygamber bile olsa onlarla ilgilenemez ve şefaat de edemez.
İnsan dilediği din ya da ideolojiyi seçme hakkına sahip değil mi?
Dünya, ay, güneş, yıldızlar ve dev galaksiler bile diledikleri yörüngeleri seçme hakkına sahip olmadığı gibi, insanlar da diledikleri din, ideoloji ve inanç sistemlerini seçme hakkına sahip değildir.
Yüce Allah buyuruyor:
Kim İslâm’ın dışında başka bir din (ideoloji ve inanç sistemi) ararsa, kesinlikle ondan kabul edilmez ve o, âhirette hüsran (şiddetli azab) a uğrayanlardan olur. (Ali-i İmran - 85)
Doğumu-ölümü elinde olmayan, hücrelerine, organlarına sözünü geçiremeyen ve kendi kaderini kendi belirleme hakkına sahip olmayan insanın tek seçeneği ve öncelikli görevi,
Tahrifâta (değişikliğe) uğraya uğraya aslını yitiren ve yürürlükten kaldırılan dinlerle ve öldüğü an adı cenaze olacak olan insanların uydurduğu hayâli ideolojilerle oyalanmak değil, Allah katında son hak din olan İslâmî kurallar doğrultusunda yaşamak ve son nefesine kadar îmanını korumaktır.
Aksi halde! Müslüman iken îmanını koruyamayan ve kendi isteği ile İslâm dininden dönen kimse, ister papalığın başlattığı “dinler ve medeniyetler arası diyalog” adı altında kurulan tuzağa düşüp hıristiyan olsun, ister ateist olsun, ister mason olsun ve ister din karşıtı sapık ideolojileri ve sapık rejimleri din gibi benimseyip heykellere tapınsın,
İslâm hukukuna göre mürteddir ve âhiret âleminde yeri ebedî cehennemdir.
Bir uyarı!
Yıllarca hıristiyan, yahudi ya da ateist olarak yaşayan, hatta Allah’a, Peygambere ve İslâm’a hakaret eden kimse, anlamını bilerek ve kalben inanarak bir defa Kelime-i şehâdeti getirdiği yani “Eşhedü en Lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlühü” dediği an derhal müslüman olduğu gibi,
Yıllarca müslüman olarak yaşayan bir kimse de, ağzından çıkan din karşıtı bir söz ya da davranışı ile dinden çıkıp mürted olabilir. Çünkü inanılması zorunlu olan bir şeyi (örneğin meleklerin, cinlerin varlığını) inkâr eden, saygı gösterilmesi gereken bir şeyi (Kâbe’yi, câmileri) aşağılayan ya da bir farzın (örtünmenin) farz olduğunu ve bir haramın (açık gezmenin) haram olduğunu kabul etmeyen kimse de derhal dinden çıkar ve “mürted” olur.
Dini ve îmanı korumak, hayâtı korumaktan çok daha önemlidir. Çünkü dünya hayâtı geçici, îman ise kalıcıdır. Ayrıca milyonlarca müslüman kardeşimizin din ve îman uğrunda şehit olmaları bunun somut örneğidir. Bu nedenle her müslümanın dinde duyarlı olması ve îmanını koruması için gerekli ilimleri öğrenmesi farzdır.
Allah’ın adı anıldığında ya da emir ve yasakları konusunda uyarılar yapıldığında kalplerin duygulanıp ürpermesi, din de duyarlılığın ve îmanın belirtisi olduğu gibi, Allah’a karşı saygısızca davranışlarda bulunmak da, din de duyarsızlığın, gafletin ve küfrün (kâfirliğin) belirtisidir.
Ayrıca, Allah katında kutsal olan din, îman, Kur’an, Kâbe ve câmi gibi kutsal şeylere karşı saygılı davranmak da, dinde duyarlılığın ve îmanının belirtisi olduğu gibi,
Allah korusun! Dine, îmana, Kur’an’a, peygambere ve Kâbe’ye sövmek ve aşağılamak da dinde duyarsızlığın, gafletin ve küfrün (kâfirliğin) belirtisidir. Yani Allah’a, dine, îmana, Kur’an’a, peygambere, Kâbe’ye ve câmiye söven kimse derhal kâfir, mürted olur, dünyası ve âhireti kararır.
Diğer yandan namaz, oruç, zekât, hac, cihad, ana-babaya itaat ve kızların, kadınların örtünmesi gibi İlâhi emirleri inkâr etmek ya da kınamak da küfrün (kâfirliğin) belirtisi olduğu gibi,
İçki, kumar, fâiz, zina, hırsızlık, rüşvet, dedikodu, adam öldürme ve kadınların açık gezmesi gibi İlâhi yasakları inkâr etmek, kınamak ve savunmak da küfrün belirtisi ve mürtedliğin nedenidir.
Örneğin, beş vakit namaza, oruca, hacca ve kadınların örtünmesine karşı olanlar ya da cinsel özgürlük adı altında zinayı ve kredi adı altında fâizi savunanlar, derhal kâfir ve mürted olurlar.
Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Eğer kendilerine kitab verilen (hıristiyan ve yahudi) lerden bir topluma uyarsanız, îmanınızdan sonra sizi tekrar kâfirliğe döndürürler. (Âl-i İmran - 100)
Bu âyet-i kerîmede “Ey îman edenler!” diye özellikle çağımızdaki mü’minler uyarılıyor. Yani, eğer bilim ve teknolojinin dışında Amerikalı ve Avrupalı hıristiyanların alkol, kumar, uyuşturucu, çıplaklık, fuhuş ve eşcinsellik gibi ahlâk ve insanlık dışı çılgınlıklarına uyarsanız,
“Îman nimetinden sonra sizi tekrar küfre döndürürler ve mürted olursunuz” buyuruluyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim (kılık kıyâfeti ve yaşantısı ile) hangi topluma benzerse, o da onlardandır. (Ebû Dâvûd –Taberânî)
Hıristiyanların, yahudilerin, budistlerin, mecûsîlerin ve İslâm karşıtı sapık rejimlerin bayramlarına, törenlerine, kutlamalarına ve âyinlerine katılanlar ve onları kutlayanlar, âhiret âleminde onlarla birlikte olacak ve yaptıklarının cezasını çekecekler.
Hıristiyanların noel bayramına, paskalya yortusuna ve yılbaşı çılgınlıklarına katılanlar ve aynı çılgınlıkları yapanlar, mecûsîlerin (ateşe tapınanların) nevruz kutlamalarına katılıp ateşin etrafında dönenler, üzerinden atlayanlar ve halay çekip eğlenenler ve İslâm karşıtı rejimlerin törenlerine katılıp putlaştırılan heykellerin önünde saygı duruşu adı altında onlara tapınanlar,
Hıristiyanlar, mecûsîler ve İslâm karşıtları ile birlikte mahşere gelecek ve onlara denilecek ki:
Yüce Allah buyuruyor:
O gün (mahşer yerin) de, bazı yüzler (bembeyaz Nûr gibi) parlayacak ve bazı yüzler de (kap kara) kararacak. Yüzleri (kapkara) kararanlara denilecek ki: Siz îmanınızdan sonra kâfir (mürted) mi oldunuz? İşte şimdi inkârcılığınızın azabını tadın! (Âl-i İmran - 106)
Dünyada bazı hastalıkların belirtisi dışa ve yüze vurduğu gibi, mahşer yerinde de mürtedlerin kalplerindeki küfür karanlıkları yüzlerine vuracak ve melekler onlara: “Siz îmanınızdan sonra kâfir (mürted) mi oldunuz? (Yazıklar olsun size!) İşte şimdi inkârcılığınızın azabını tadın” bakalım diyecekler.
***
Ahmet Tomor Hocafendi
İMAN VE İSTİKAMET KONULU SOHBETİMİZ
Commentaires