Yüce Allah buyuruyor:
Ey Âdemoğulları! Size edep yerlerinizi örtecek giysi (ile) süslenecek giysi indirdik (yarattık). Takvâ (îman, hayâ) giysisi ise, o daha hayırlıdır. İşte bunlar Allah’ın âyetlerindendir. (İnsanlar) belki düşünüp öğüt alırlar. (A’râf - 26)
İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerden biri de giyimdir. Giyim insanlığın bir simgesi olduğundan, dünyaya gelen her bebek öncelikle bir kundağa sarılır ve insanlığı kanıtlanır.
Eğer Yüce Allah insanları hayvanlar gibi tüylü, kıllı yaratsaydı, giysilere gerek kalmazdı ama insanların dış görünümü hayvanlar gibi çirkin olur ve eşler arasında sevgi olmazdı. Bu nedenle giyim, gerçekten Allah’ın insanlara bir lütfu ve insanların Allah katındaki değerinin bir göstergesidir.
Atalarımız “İnsanı gösteren giyimdir” derken, bu gerçeğe vurgu yapmışlar ve çıplaklığın insanın tabiatına (doğasına) ters düştüğünü belirtmişlerdir.
Hayvanların kıllarını, pullarını, kanatlarını ve tüylerini dilediği gibi yaratan ve düzenleyen Yüce Allah, insanlar için de keten, pamuk gibi bitkisel, yün ve ipek gibi hayvansal giysilerin ham maddelerini yaratmış ve insanlara bunlardan yararlanma yeteneğini vermiştir.
Ayrıca “takvâ (îman, hayâ) giysileri ise, daha hayırlıdır” buyurarak, giyinmenin kökeninde inancın, hayânın ve insanlık doğasının bulunduğunu, çıplaklığın kökeninde ise, inançsızlığın, hayâsızlığın ve insanlık doğasından yoksunluğun bulunduğunu vurgulamıştır.
İnsanlar öncelikle mahrem yerlerini örtmek, sonra sıcaktan-soğuktan korunmak ve gerekli haller de süslenmek için giyinirler. Sıcaktan-soğuktan korunmak için giyinmek sünnet, böbürlenmeme koşulu ile süslenmek için giyinmek mübah ve mahrem yerlerini örtmek için giyinmek de farz’dır.
Yüce Allah buyuruyor:
Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: (Dışarı çıkacakları zaman, tüm bedenlerini kapsayan) dış giysilerini üstlerine güzelce örtsünler. Bu (tür örtünme) onların (namuslu ve iffetli) bilinmelerine ve ezâ (cinsel tâciz) edilmemeleri için daha uygundur. Allah (tevbe edenler için) çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Ahzab - 59)
Kadınların ve ergenlik çağına gelen kızların mahremleri olan erkeklerin yanında ev kıyâfeti ile bir arada oturmalarında hiçbir sakınca yoktur. Ancak bir iş için dışarı çıkacakları ya da amca oğlu, dayı oğlu ve enişte gibi mahremleri olmayan akrabaları ya da yabancı erkeklerle görüşecekleri zaman, bütün bedenlerini kapsayacak şekilde örtünmeleri farzdır. Aksi halde her ikisi de yani kadın örtünmediği ve erkek de açık kadına baktığı için günahkâr olur.
Kadınlar dışarıda açık saçık dolaşırlarsa ne olur?
İnsanın doğasına ve ruhsal yapısına ters düşen çıplaklık yaygınlaşıp korkunç boyutlara ulaşırsa, cinsel dengeler bozulur, eşler birbirini aldatır, aile yuvaları yıkılır ve çocuklar sokağa terk edilir.
Sıcak aile yuvasından, ana-baba şefkatinden ve huzurlu bir kahvaltı sofrasından yoksun olan çocuklar, cinsel sapıklar, uyuşturucu tacirleri ve karanlık güçler tarafından istismar edilir ve zamanla acımasız bir terörist olup toplumun başına belâ olurlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cehennem ehlinden iki grup vardır ki, ben onları henüz görmedim (kıyâmete yakın çıkacaklar). Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi değneklerle (coplarla haksız yere) insanları dövecekler. Diğerleri de, giyindikleri halde (çok kısa, dar ve şeffaf giyindikleri için) çıplak görünen ve diğer kadınları da kendileri gibi (açık saçık) giyinmeye zorlayan ve başları (saçları) deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremeyecekleri gibi kokusunu bile duyamayacaklar. (Cennetin) kokusu şu kadar (yani çok uzak) mesafelerden duyulduğu halde! (Müslim)
Hayâ ile giyim, insanın doğası ve toplumsal huzurun sigortasıdır. Hayâdan soyutlanan kadınlar kıyâmete yakın dışarıda yarı çıplak dolaşacak, erkeklerle bir arada çalışacak ve îmanlı, hayâlı kadınları da kendileri gibi giyinmeye zorlayacaklar.
Havanın bulutlanması, gök gürlemesi ve şimşeklerin çakması yağmurun habercisi olduğu gibi, kadınların açılıp saçılması, zinanın suç olmaktan çıkması, eşlerin birbirini aldatması ve gayr-i meşrû cinsel ilişkilerin çoğalması da, kıyâmetin çok yaklaştığının açık bir habercisidir.
Yazıklar olsun! Hayâdan, îmandan soyutlanıp, ölümü ve kefeni unutup çağdaşlık adına çırılçıplak soyunanlara!..
Ne mutlu Allah için örtünen, dininden ve inancından taviz vermeyenlere!..
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
İNSAN VE GİYİM KONULU SOHBETİMİZ
Comments