Yüce Allah buyuruyor:
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle: (Dışarı çıkacakları zaman) cilbablarını (dış örtülerini) giyinip güzelce örtünsünler. Bu onların (namuslu ve saygın hanım olarak) bilinmeleri ve eza (cinsel tâciz) edilmemeleri için en doğru olanıdır. Allah (örtünenleri) çok bağışlayan, çok merhamet edendir. (Ahzab - 59)
Yüce Allah’ın Peygamberimize “Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle” emri, bütün mü’mine hanımların ve kızların da Allah katında Peygamberimizin hanımları ve kızları ile aynı konumda olduklarının açık göstergesidir.
Ancak! Peygamberimizin hanımları ve kızları ile gerçekten aynı konumda olmak ve cennette birlikte yaşamak isteyen hanımların ve kızların da Yüce Allah’ın “(Dışarı çıkacakları zaman) cilbablarını (dış örtülerini) giyinip güzelce örtünsünler” emrine uymaları ve ev kıyâfeti ile dışarı çıkmamaları şarttır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim (kılık kıyâfeti ile) hangi topluma benzerse, o da onlardandır. (Ebû Dâvûd - Taberânî)
Kim kılık kıyâfeti ile Peygamberimizin hanımlarına ve kızlarına benzerse, cennette onlarla birlikte olacak. Kim de kılık kıyâfeti ile din karşıtı sahte çağdaşlara benzerse, cehennemde onlarla birlikte olacak ve kuşkusuz çok pişman olacak.
Cilbab nedir?
Hanımların ve kızların dışarı çıkacakları zaman bütün bedenlerini örtecek şekilde giydikleri dış giysilere cilbab denir. Cilbabın adı, rengi ve modeli, örf, âdet, gelenek ve yörelere göre farklı olabilir. Yeter ki uzun ve geniş olsun, bütün bedenlerini örtsün ve erkek giysilerine benzemesin.
Cilbab ve fıtrat
Canlı ve cansız bütün varlıklar doğal dengelerini ve yapısal özelliklerini ancak dış giysileri ile korurlar. Örneğin, elma, portakal gibi meyveler ve patates, patlıcan gibi sebzeler dış giysilerinden arınınca yani kabukları soyulunca, doğal dengeleri ve yapısal özellikleri bozulduğu gibi,
Alkol ve uyuşturucu kullanmayı sosyeteliğin, çıplaklığı çağdaşlığın gereği sanan ve dışarıda yatak kıyâfeti ile dolaşan hanımların ve kızların da, mânevî dengeleri ve yapısal özellikleri (dînî ve ahlâki duyarlılıkları) bozulur.
Yüce Allah buyuruyor:
Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana babanızı (Âdem ile Havva’yı aldatıp) edep yerlerini kendilerine göstermek için giysilerini soyarak cennetten çıkar (mayı başar) dığı gibi sizi de aldatıp saptırmasın. (A’râf - 27)
Babamız Hz. Âdem ile annemiz Hz. Havva o güzelim cennette mutlu yaşarken, onları aldatıp yasaklanmış meyveden yediren ve giysilerinden soyulup cennetten kovulmalarına neden olan şeytan,
Bizi daha kolay aldatabileceği için Yüce Allah, “Sizi de aldatıp saptırmasın” yani giysilerinizi soyup ve dışarıda yarı çıplak dolaştırıp o güzelim cennetten yoksun bırakmasın diye bizi uyarıyor.
Bu âyet-i kerîmede, giysi (örtünme) ile cennet arasında kesin bir bağlantı olduğu vurgulanıyor ve çıplak gezenlerin, tevbe edip günahlarından arınmadan cennete giremeyeceğine vurgu yapılıyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Cehennemliklerden (zamanımda olmadığı için) kendilerini henüz göremediğim iki grup vardır; biri sığır kuyrukları gibi değneklerle insanları döven topluluk, diğeri giyindikleri halde çıplak görünen ve diğer kadınları da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları (saçları) deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremedikleri gibi, şu kadar uzak mesafeden duyulan (cen netin) kokusunu da alamazlar. (Müslim - Ahmed İbni Hanbel)
Peygamberimizin zamanında olmadığı halde sonradan ortaya çıkacak olan bu iki grup, kıyâmetin açık alâmetlerinden ve Peygamberimizin gelecekle ilgili mucizelerindendir.
Kıyâmete yakın aşırı din düşmanı baskıcı zorbalar iktidara gelecek ve bunlara bağlı güvenlik güçleri ellerindeki sığır kuyruğuna benzeyen değneklerle (coplarla) müslümanları dövecekler.
Yine kıyâmete yakın kendilerine ilerici, çağdaş diyen din karşıtı kadınlar ortaya çıkacak. Bunlar da örtünmek için değil, cinsellik duygularını tahrik etmek için çok kısa, ince ve şeffaf giysiler giyip açık saçık dışarıda dolaşacak ve örtülü kadınların da kendileri gibi giyinmeleri için baskı yapacaklar.
Peki, bunların sonu ne olacak?
Ölümü unutan ve âhireti yok sayan bu zavallılar, çağdaşlık adı altında İslâm karşıtı dernekler kursalar da ve iletişim araçlarından yararlanıp çağdaş yaşamı yaygınlaştırmaya çalışsalar da,
Takdir edilen vakitleri gelince onlar da Yüce Allah’ın “Her canlı ölümü tadacaktır” kanununa boyun eğip tatlı canlarını Azrâil’e teslim edecekler. Sonra çağdaş giysilerini bırakıp kefen denilen ilkel giysiyi giyecek ve yer altındaki karanlık bir çukura gömülecekler.
Kıyâmet olayından sonra yeniden diriltilip kabirlerinden kaldırıldıkları zaman da önce mahşer yerinde sorgulanacak ve o güzelim cennetin kokusunu bile alamadan cehenneme atılacaklar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor.
Kim (kılık kıyâfeti ile) hangi topluma benzerse, o da onlardandır. (Ebû Dâvûd - Taberânî)
Ne yazık ki inandıkları halde inancına bağlı kalmayanlar, Allah’ın örtünme emrini uygulamayanlar ve din karşıtı çağdaşların peşine takılanlar,
Eğer tevbe etmeden ve Allah’ın örtünme emrini uygulamadan ölürlerse, âhiret âleminde din karşıtı çağdaşlarla birlikte olacak ve cehennemde cayır cayır yanacaklar.
Kadınların ve ergenlik çağına gelen (âdet gören) kızların dışarıda olduğu gibi, mahremleri olmayan erkeklerin yanında da örtünmeleri farzdır.
Yüce Allah buyuruyor.
(Ya Muhammed!) Mü’mine kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve mahrem yerlerini (zinadan) korusunlar. (El, yüz gibi) Görünen kısımlar dışında ziynetlerini meydana çıkarmasınlar. Baş örtülerini de yakalarının üstüne kadar örtsünler. Ziynetlerini (ve ziynet takılan yerlerini) kocaları, babaları, kocalarının babaları (kayınpederleri), kendi oğulları, kocalarının oğulları (üvey oğulları), erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları (yeğenleri), kendi kadınları (mü’min kadınlar), sahip oldukları cariyeler, (yaşlı ya da âdem-i iktidar olduğu için) kadına karşı cinsel istek duymayan erkek hizmetçiler ve kadınlarla ilgili mahrem ilişkilere henüz aklı ermeyen çocuklardan başkasına (ziynetlerini ve ziynet mahallerini) göstermesinler. (Nûr - 31)
Kadınlar ve ergenlik çağına gelen kızlar bu âyet-i kerîmede bildirilen mahremlerinin yanında, başlarını açmalarında, kısa kollu giysiler giymelerinde, bilezik, küpe ve kolye gibi ziynet eşyalarını göstermelerinde bir sakınca yoktur. Dizleri görünecek şekilde kısa etek giymeleri ise haramdır.
Kadınların ve ergenlik çağına gelen kızların, amca oğlu, dayı oğlu, hala oğlu, teyze oğlu, enişte ve kayınları (kocalarının erkek kardeşleri) gibi mahrem olmayan yakınlarının yanında da, başlarını açmaları, el sıkışmaları ve kapalı bir yerde yalnız kalmaları haramdır.
Ergenlik çağına gelen yani dokuz yaşını doldurup kadınlık halini gören ve akıllı olup beyinsel özürlü olmayan kızlara, örtünme, beş vakit namaz ve Ramazan orucu farz olur. Anneler, babalar bu uygulamadan sorumludur, aksi halde hepsi günaha ortak olurlar.
***
Ahmet Tomor Hocafendi
İNSAN VE GİYİM KONULU SOHBETİMİZ
Comments