Yüce Allah buyuruyor:
Onlar (Rahman’ın gerçek kulları), harcama yaptıkları zaman ne israf eder ve ne de cimrilik yaparlar. İkisinin arasında bir denge kurarlar. (Furkan - 67)
İsraf nedir?
Yeme, içme, giysi, para, mal, eşya, vakit, güç ve sağlık gibi her çeşit nimeti gereksiz yere saçıp savurmaya israf denir. İslâm’da her çeşit aşırılıklar gibi israf da yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Çünkü israf, ekonomik dengeleri bozan, kişileri ve toplumları iflâsa sürükleyen aşırı savurganlık olduğundan, gerçek mü’minler israf ile cimrilik arasında bir denge kurar ve orta yolu izlerler.
Yüce Allah buyuruyor:
Akrabaya, yoksula ve yolda kalana hakkını ver, (ancak gereksiz yere malını) saçıp savurma. Çünkü (gereksiz yere malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür. (İsrâ - 26 - 27)
Yüce Allah akrabaya, yoksula ve yolda kalana hakkını ver, yani onları gözet ve gereken yardımı yap buyuruyor ve ardından, sakın ha! Gereksiz yere malını da saçıp savurma diye uyarıyor.
Varlıklı kimselerin yakın akrabalarını, yoksulları ve yolda kalanları gözetmeleri, maddi ve mânevî destek sağlamaları hiç kuşkusuz çok sevaptır. Ancak bu işi yapan kimsenin ekonomik gücünü aşmaması, borçlanmaması ve aile bütçesini sarsmaması gerekir. Aksi halde sevap yapayım derken, saçıp savurarak şeytanın tuzağına düşer ve Rabbine karşı çok nankör olan şeytanın kardeşi olur.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim iktisat ederse, Allah onu zenginleştirir. Kim de saçıp savurursa, Allah onu fakirleştirir. (Bezzar)
İsrafla cimriliğin tam ortası olan iktisat, Allah’ın sevdiği orta yoldur. Bu nedenle Yüce Allah iktisat edenleri zenginleştirir (bereketlendirir) ve saçıp savuranları da fakirleştirir.
Çok çalıştığı halde kazancının bereketini göremeyenler, borç yükü altında ezilenler ve iki yakası bir araya gelmeyenler, suçu kendilerinde aramalı ve israftan kaçınıp iktisat yapmalıdırlar.
Allah’a ve hesap gününe inanan gerçek mü’minler, her konuda orta yolu izlemeli, lüks, konfor ve gösterişten kaçınmalıdır. Âhiret âlemine borçlu gitmek istemeyenler, taksitli satış ve kredi kartı tuzağına düşmemeli ve fâiz sistemine dayanan batı ekonomisinden kaçınmalıdırlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah bir kul hakkında (davranışlarından dolayı) şer dilerse, lüks binalar yapması için ona kerpici ve çamuru (kumu, çimentoyu, demiri, fayansı ve boyayı) sevdirir. (Taberânî)
Dünyada geçim sıkıntısından ve âhirette sorgulamadan korkanlar, her konuda israftan kaçınıp orta yolu izlemeli ve kabri unutup dünyada aşırı lükse dalmamalıdır.
Yemede, içmede israf!
Yüce Allah buyuruyor:
Yiyin, için ancak israf etmeyin; Çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A’raf - 31)
Allah’ın sevgili kulu olmak isteyenler, yeme de içme de orta yolu izlemeli, bir lokma ekmeği ve bir kaşık yemeği bile çöpe atıp israf etmemelidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Ekmeğe saygı yapınız. Çünkü Allah onu gökteki bereketlerden (havadaki gazları parçalayıp, yağmurla yere) indirdi ve yerdeki bereketlerden (elementlerden) çıkardı. (Tirmizî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim sofradan düşeni (bir lokmacığı) yerse, günahları bağışlanır. (Tirmizî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Her hastalığın başı, aşırı yemektir. (Dâre Kutnî)
Acıkmadan, yani yediklerimiz tam sindirilmeden tekrar yemek, mideyi tıka basa doldurmak ve farklı enzimler gerektiren çeşitli gıdaları birlikte yemek, israf olduğu gibi sağlık açısından da zararlıdır. Çünkü bu tür gıdaların sindirimi çok güç olduğundan, genelde sindirilmeden çürür ya da mayalanırlar. Çürüme ve mayalanmadan oluşan zehirler ve asitler de, başta mide, bağırsak ve sinir sistemi olmak üzere bütün organları etkiler, bedenin direncini zayıflatır ve çeşitli hastalıklara dâvetiye çıkarır.
***
Ahmet Tomor Hocafendi
YEMEKTE İÇMEKTE İSRAFTAN KAÇINMAK KONULU SOHBETİMİZ
Opmerkingen