Yüce Allah buyuruyor:
Kahrolası (o günahkâr) insan, ne nankördür! (Allah) onu neden yarattı? Bir nutfe (sperm) den yarattı ve ona (güzel bir) şekil verdi. Sonra ona (çıkış) yolunu kolaylaştırdı (dünyaya geldi.) Sonra onu öldürüp kabre koydurdu. Sonra da dilediği zaman onu diriltip (kabrinden) kaldıracaktır. (Abese - 17 - 22)
İnsan bedensel açıdan madde âlemindeki kurallara bağlı olduğundan, ana karnında ovum-sperm döllenmesi ile başlayan bedensel hayâtı, sonuçta ölümle noktalanır ve insan kendini kabirde bulur. Ancak ruhsal açıdan da madde ötesi âlemlerdeki kurallara bağlı olduğundan, bedenin ölümü ile ruh ölmez ve beden çürüyüp toprağa dönüşse de, insanın gerçek ve kalıtsal kişiliği olan ruhsal hayâtı devam eder. İşte insanın ruhsal hayâtına kabir hayâtı ve o âleme de Berzah âlemi denir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kuşkusuz kabir; âhiret menzillerinin (konaklarının) ilkidir. Eğer ondan (kabir azabından) kurtulursa, sonrası kolaydır. Eğer ondan kurtulamazsa, sonrası (mahşer, sırat) çok çetindir. (İbni Mâce - Tirmizî - Ebû Dâvûd)
Kabir, âhiret menzillerinin ilki yani gümrük kapısı ve bekleme salonudur. Kim kabirdeki kimlik kontrolünde (sorgulamada), “Rabbim Allah (c.c.), Dinim İslâm, Peygamberim Muhammed (s.a.v.), Kitabım Kur’an ve Kıblem Kâbe” diye müslüman kimliğini kanıtlarsa, sonrası kolaydır. Çünkü bekleme salonu konumunda olan kabrinde rahat eder ve ölen yakınları, dostları ile görüşüp hasret giderir.
Ya kabirdeki kimlik kontrolünde (sorgulamada) müslüman kimliğini kanıtlayamazsa, işi çok çetindir. Çünkü hemen kabir azabı başlar ve ölen yakınları acıyarak karşıdan bakar.
Amr İbni’l-Âs radıyallahü anh’ın vasiyeti:
Beni kabrime defnettiğiniz zaman, bir deve kesilip eti parçalara bölünecek kadar kabrimin yanında bekleyin. Siz yanımda iken kabrime alışayım ve Rabbimin elçilerine (meleklere) vereceğim cevabın hazırlığını yapayım. (Müslim)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kabre defin olunan meyyit, insanlar dağılıp giderken ayak seslerini işitir. (Taberânî)
Osman İbni Affan radıyallahu anhü diyor ki:
Peygamberimiz (s.a.v.) ölen kimsenin defin işlemi tamamlanınca kabrinin başında durur ve derdi ki: “Kardeşiniz için istiğfar edin (günahlarının bağışlanmasını dileyin) ve onun sağlam söz (Kelime-i şehâdet) üzere sabit olmasını dileyin. Çünkü o, şu anda sorgulanmaktadır. (Ebû Dâvûd)
Huzur ve mutluluk !
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kabir; ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur. (Tirmizî)
Huzur ve mutluluğun kaynağı, makam, mevki, yetki, mal, mülk ve servette değil, insanın iç yapısında, özünde yani ruhundadır. Çünkü ruh sıkıldığı, daraldığı ve bunalıma girdiği zaman, insanın dünyası kararır, en lüks villaları, sarayları ve köşkleri ona cehennem çukuru gibi gelir.
“Allah, Allah” diye İlâhi aşkla yanan ve mânevî feyizlerle coşan ruhlara da karanlık mağaralar bile cennet gibi geniş, huzurlu ve feyizli gelir.
Kabir de böyledir. Toprağın üstünde ve konfor içinde yaşarken bile, îmanın tadından ve mânevî feyizlerden yoksun oldukları için gönülleri daralan, canları sıkılan ve ruhsal bunalıma girenler, toprağın altında daha çok sıkılacak, ruhsal bunalıma girecek ve kabirleri cehennem çukuruna dönüşecek. Dünyada îmanın tadını alanlar ve “Allah, Allah” diye ruhları coşanlar da, orada yine “Allah, Allah” diye ruhları coşacak ve kabirleri cennet bahçesine dönüşecek.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Ölülerinizi iyi kimselerin arasına gömünüz. Çünkü hayattakiler kötü komşulardan rahatsız oldukları gibi ölenler de kötü komşularından rahatsız olurlar. (Hâkim)
Kuşkusuz kabir komşusu hayattaki komşulardan çok daha önemlidir. Çünkü hayatta olan kimse evini başka yerlere taşıyabilir ama ölen kimse kabrini başka bir yere taşıyamaz ki!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim sevdiği bir kimsenin kabrini ziyaret etse ve selâm verip biraz yanında otursa, (kabirdeki) selâmını alır ve kalkıp gidinceye kadar onunla huzur bulur. (Deylemî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim annesinin ve babasının ya da birinin (ölenin) kabrini her cuma günü ziyaret etse, Allah onun günahlarını bağışlar ve annesine, babasına iyilik edenlerden yazar. (Tirmizî - Taberânî)
Dünyada anneler, babalar küçük yavrularının okuldan gelmesini ve evli olup da evi ayrı olanların sık sık ziyarete gelmesini dört gözle bekledikleri gibi, kabirdeki anneler ve babalar da yavrularının ve yakınlarının kendilerini ziyarete gelmesini bekler ve onunla hasret giderirler.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
ÖLÜM VE KABİR HAYATI KONULU SOHBETİMİZ
コメント