Yüce Allah buyuruyor:
Herkesin (her toplumun ibâdet ederken) yöneldiği bir yönü (kıblesi) vardır. (Bakara - 148)
Hak olsun, bâtıl olsun her toplumun ibâdet ederken, tapınırken ya da putlaştırdığı bir taşın önün de saygı duruşu adı altında tören yaparken yöneldiği bir yönü vardır. İşte o yöne kıble denir.
Müslümanların ilk kıblesi Kudüs’teki Mescid-i Aksâ idi. Kâbe’nin kıble olmasını çok arzu eden Peygamberimiz, hicretten önce Mekke’de Hacerel-Esved ile Rükn-i Yemânî arasında namaz kılmaya özen gösteriyordu. Çünkü bu durumda hem Kâbe’ye hem de Mescid-i Aksâ’ya dönmüş oluyordu.
Ancak hicretten sonra Medine’de farklı bir durum ortaya çıktı. Kıble’ye yani Mescid-i Aksâ’ya döndüklerinde Kâbe arkalarında kalıyor ve Peygamberimiz bundan hüzünleniyordu. Bu nedenle gökyüzüne bakıp Hz. Cebrâil’i gözetliyor ve kıble konusunda yeni bir vahiy getirmesini bekliyordu.
Yüce Allah buyurdu:
(Ya Muhammed!) Yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (kıble konusunda vahiy beklediğini) görüyoruz. Şimdi seni arzu ettiğin bir kıble’ye çeviriyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram (Kâbe) tarafına çevir, (Ey mü’minler!) Siz de nerede olursanız olunuz, (namazda) yüzlerinizi o yöne (Kâbe’ye) çevirin. (Bakara - 144)
Medine’de 16-17 ay kadar Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kılındıktan sonra Şaban ayının ortalarında Hz. Cebrâil geldi, bu âyet-i getirdi ve Mekke’deki Kâbe müslümanların kıblesi oldu.
Kâbe, Mekke’deki Mescid-i Haram’ın ortasında bulunan taştan yapılmış dört köşe ve tek oda şeklinde bir yapıdır. Ancak gerçek kıble Kâbe’nin binası değil arsası olduğundan, kıble Kâbe’nin boyutları ile sınırlı olmayıp üst taraftan yedi kat göklere ve alt taraftan yedi kat yerin altına (dünyanın merkezine) kadar kıble hükmündedir. Bu nedenle Kâbe’nin çevresindeki yüksek binalarda, dağların tepesinde ve uçakta kılınan namazlar geçerli olduğu gibi, evlerin zemin katında, yeraltındaki kömür ocaklarında ve denizaltı gemilerinde kılınan namazlar da geçerlidir.
Cenaze namazı dâhil bütün namazlarda ve tilavet secdesinde İstikbâl-i kıble yani Kâbe‘ye dönmek farzdır. Bu nedenle müslümanların kıble yönünü iyi bilmeleri, yabancı yerlerde yöre halkından sözüne güvenilir kimselere sormaları ve ıssız yerlerde kendi görüşlerine göre kıble yönünü araştırdıktan sonra namaz kılmaları gerekir.
Yabancı bir yerde sözüne güvenilir (namaz kılan) kimseler bulunduğu halde onlara sormadan ya da ıssız bir yerde kendi görüşüne göre güzelce araştırma yapmadan namaz kılan kimse, gerçekten kıbleye isabet etmiş olsa bile, namazı tekrar kılması gerekir. Çünkü o gerekeni yapmamış, kıbleyi güzelce araştırmamış, işi şansa ve tesadüfe bırakmıştır.
Yabancı bir yerde yöre halkından sözüne güvenilir kimselere sorduktan ya da ıssız bir yerde kendi görüşüne göre güzelce araştırma yaptıktan sonra namaz kılan kimse, sonradan kıble konusunda yanıldığını anlasa bile namazı tamamdır, tekrar kılması gerekmez. Çünkü gerekeni yapmış, kıbleyi araştırmış, işi şansa ve tesadüfe bırakmamıştır.
Yöre halkından sözüne güvenilir kimselerin bulunmadığı bir yerde kıble konusunda farklı görüşlere sahip olanlar, farklı yönlere dönüp namazı teker teker kılar, cemaat yapamazlar. Eğer içlerinde aynı görüşte olanlar varsa, onlar kendi aralarında cemaat yapabilirler.
Yeryüzündeki bütün müslümanların tek kıblesi vardır, o da Kâbe’dir, Kâbe’nin dışında başka bir yöne dönülerek namaz kılınamaz ve Kâbe’nin dışında hiçbir şey tavaf edilemez. Türbelerin, türbelerdeki sandukaların, heykellerin ve nevruzda yakılan ateşlerin etrafında tavaf eder gibi dönmek haramdır ve dinden çıkma nedenidir.
Savaş ve terör tehlikesi olan yerlerde, kıbleye dönüp namaz kılarsam arkamdan düşman saldırabilir gibi kuşkusu olanlar, ağır hasta olup kıbleye dönmeye gücü yetmeyenler ve çevirecek kimseleri olmayanların kıblenin dışında başka yönlere dönüp namaz kılmalarında bir sakınca yoktur.
Yeryüzündeki bütün müslümanlar her an kıbleye dönüp namaz kıldıkları için, namazın dışında da kıbleye karşı saygılı olalım. Bu nedenle tuvalette ve banyoda önümüzü ya da arkamızı kıbleye dönmeyelim ve abdest alırken bile kıbleye karşı tükürmeyelim ve sümkürmeyelim.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
KIBLEMİZ KÂBE KONULU SOHBETİMİZ
Kommentare