Yüce Allah buyuruyor:
Şeytan içki ve kumarla aranıza ancak düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi? (Mâide - 91)
Kökeni Kur’an’a ve sünnete dayanan her şey iyidir, yararlıdır ve sonu mutlaka hayırlıdır. Kökeni şeytana dayanan şeyler de kötüdür, zararlıdır ve sonu mutlaka şerdir.
İşte içki, kumar gibi kin ve kıskançlığın kökeni de şeytana dayandığından, hepsi kötüdür, din ve sağlık açısından zararlıdır ve hepsinin sonu şer yani cehennemdir.
Şeytan neden insanlara kötülüğü emrediyor?
Yüce Allah’ın “Âdem’e secde (saygı) yapın” emrine meleklerin hepsi itaat ettiği halde,
İblis: Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten (ısı enerjisinden), onu (Âdem’i) çamurdan yarattın dedi. (Sâd - 76)
“Ben ondan hayırlıyım” diye büyüklük taslayan ve Hz. Âdem’i kıskandığı için secde yapmayan iblis, Allah tarafından lânetlenip cennetten kovulunca,
Dedi ki: Ey Rabbim! Andolsun ki, beni (lânetleyip) azgın bırakmana karşılık ben de onlara (insanlara) yeryüzünde (günahları) süsleyip hoş göstereceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım. Ancak onlardan ihlâslı kulların hâriç. (Hicr - 39 - 40)
Şeytan, kıskaçlığından dolayı Hz. Âdem’e secde (saygı) yapmadığı için lânetlenip cennetten kovulunca, “İhlâslı kulların hâriç, onların hepsini mutlaka azdıracağım” diye intikam yemini etti ve ne yazık ki bu yeminine bağlı da kaldı.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kalbinde zerre kadar (azıcık) kibir olan kimse cennete giremez. (Müslim - Tirmizî - Ebû Dâvûd)
Kin ve kıskançlığın kökeni, kibirlenmek ve büyüklük taslamaktır. Şeytan kibirlenip büyüklük tasladığı için lânetlenip cennetten kovulduğu gibi, kalbinde zerre kadar kibir olanlar da, tevbe edip günahlarından arınmadan cennete giremezler.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kıskançlıktan çok sakının. Çünkü kıskançlık, ateşin odunu yediği (yakıp bitirdiği) gibi kıskançlık da sevapları yer (bitirir). (Ebû Dâvûd - İbni Mâce)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Mü’min gıpta eder, münâfık haset eder. (İbni Ebiddünya)
Mü’min din kardeşine gıpta eder. Yani “Ah! Keşke bende onun gibi olabilsem” diye özenir. Münafık ise kıskanır, çekemez ve hasetlik eder.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Aranızda ilişkiyi kesmeyin, birbirinize sırt dönmeyin, birbirinize kin tutmayın ve birbirinize kıskançlık etmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. (Müslim)
Bölünüp kollara ayrılan akarsular gücünü yitirdiği gibi, bölünüp kollara (gruplara) ayrılan müslümanlar da güçlerini yitirir ve din düşmanlarının baskılarına boyun eğme zorunluluğunda kalırlar.
Müslümanların bölünmeden birlik ve beraberlik içinde dinlerini özgürce yaşayabilmeleri için, sevgili Peygamberimiz bu hadis-i şerîfinde bize beş tavsiyede bulunuyor.
1- Aranızda ilişkiyi kesmeyin: Müslümanlar aralarında cemaat ayırımı yapmadan birbiriyle görüşmeli, yolda karşılaştıkları zaman selâm verip hal hatır sormalı, hastaları ziyaret etmeli ve câmilere, cemaate gidip aynı safta, yan yana ve omuz omuza namaz kılmalıdır.
2- Birbirinize sırt dönmeyin: Müslümanlar karşılaştıkları yerlerde birbirlerini görmemek ya da görmemezlikten gelmek için sırt çevirip arkalarını dönmemeli, aksine az da olsa ayaküstü sohbet edip birbirinin gönlünü almalıdır.
3- Birbirinize kin tutmayın: Nefs-i emmâreden kaynaklanan ve şeytânî bir sıfat olan kin, gerçekte gizli ve sinsi bir düşmanlık olduğundan, İslâm’da şiddetle yasaklanmış ve haram kılınmıştır.
İslâm’ın genel felsefesi, müslümanların birbirine düşman değil dost olmaları, birbirlerini sevmeleri ve düşmana karşı tek yürek, tek yumruk olmalarıdır.
4- Birbirinize kıskançlık etmeyin: Gıptanın (özenmenin) karşıtı olan kıskaçlık da, kin gibi nefs-i emmâreden kaynaklanan şeytani bir sıfat olduğu için yasaklanmış ve haram kılınmıştır.
5- Ey Allah’ın kulları, kardeş olun: Irkı, rengi ve dili ne olursa olsun bütün müslümanları bir biriyle kardeş yapan Allah olduğundan, bu kardeşliği korumak hepimizin görevidir. Aksi halde kin, kibir, kıskançlık, düşmanlık ve bölücülük gibi tehlikeli akımlar ortaya çıkar ve İslâm birliği bozulur.
Allah korusun! İslâm birliği bozulursa, müslümanlar din düşmanlarının baskıcı rejimi altında yaşama zorunluluğunda kalır ve çalıştıkları yerlerde Yüce Allah’ın namaz ve tesettür gibi en kesin emirlerini bile uygulayamazlar.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
KİBİR HIRS VE HASEDİN KÖKENİ KONULU SOHBETİMİZ
Comments