Yüce Allah buyuruyor:
Kuşkusuz îman edip sâlih amel işleyenler, işte onlar halkın en hayırlısıdır. Onların, Rableri katındaki mükâfatları (ödülleri) alt tarafından ırmaklar akan, içinde sürekli kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş ve onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Bu (nimetler) Rabbinden korkan (emirlerine saygı duyan) lar içindir. (Beyyine, 7-8)
Madde ve madde ötesi âlemlerin odak noktası insan ve insanların odak noktası da mü'minlerdir. Çünkü Allah her şeyi insanlar için cenneti ise sadece mü'minler için yaratmıştır. Ancak kuşkusuz cennetin bir bedeli vardır; o da îman ve sâlih ameldir. Îman edip sâlih (güzel) amel işleyenler yani ibâdetlerini düzenli bir şekilde yapıp günahlardan sakınanlar, Adn cennetlerinin saraylarında yaşayacaklar, dallarında cennet kuşlarının ötüştüğü meyve ağaçlarının altında oturup Allah Allah diye akan ırmaklara bakacak ve orada sürekli kalacaklardır.
Yüce Allah buyuruyor:
O gerçek mü'minler ki, Allah'ın adı anıldığında (ilâhi aşkla) yürekleri titrer, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman (mânevî feyizlerle) îmanlarını arttırır ve sadece Rablerine tevekkül eder (O'na güvenir) ler.
Onlar namazlarını dosdoğru kılar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (Allah yolunda) harcarlar.
İşte onlar gerçek mü'minlerdir. Rableri katında onlara mânevî dereceler, bağışlama ve tükenmez bol rızıklar vardır. (Enfâl, 2-3-4)
Müzikle yatıp müzikle kalkanlar, Kur'an okunurken canları sıkılanlar, Allah'ın adı anıldığında kalpleri duyarsız olanlar ve tevekkülden yoksun oldukları için stres içinde yaşayanlar,
Televizyonlardaki seks dizilerini ve kendilerine göre önemli maçları nefeslerini keserek saatlerce izleyenler, ancak beş vakit namaza gelince, “işlerim çok yoğun, vakit bulamıyorum” diyenler, lütfen çok düşünsünler ve gerçek mü'minlerle aralarındaki korkunç farkı görsünler!..
Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş (cehennem) den koruyun. Onun üzerinde iri cüsseli, sert yapılı, Allah'ın kendilerine buyurduğu şeylere karşı gelmeyen ve emrettiği şeyleri derhal yapan melek (görevli zebâni) ler vardır. (Tahrîm, 6)
Doğumla başlayan dünya hayatımız bir gün ölümle sonuçlanacağına göre, devekuşu gibi başımızı kuma sokup gözümüzü kapamayalım ve geleceğimizi karartmayalım. Biz ölümü unutsak, hatta yok saysak bile ölüm meleği bizi unutmayacağına göre,
Lütfen yangından mal kaçırır gibi öncelikle kendimizi, eşimizi, yavrularımızı, yakınlarımızı ve din kardeşlerimizi cehennemin ateşinden ve korkunç zebânilerin elinden kurtarmaya çalışalım.
Yüce Allah buyuruyor:
Mü'minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin (barıştırın) ve Allah'tan korkun (bana ne demeyin) ki, rahmete kavuşasınız. (Hucurât, 10)
Dünyayı, ayı, güneşi ve yıldızları “çekim gücü” ile birbirine bağlayıp evrensel denge-düzeni kuran Yüce Allah, mü'minleri de “din kardeşliği” bağı ile birbirine bağlamış ve mü'minler arası mânevî denge-düzeni kurmuştur.
Evrensel denge çekim gücüne bağlı olduğu gibi mü'minler arası denge de din kardeşliği ilkesine bağlı olduğundan, Yüce Rabbimiz: “Kardeşlerinizin arasını düzeltin (dargınları barıştırın) ve Allah'tan korkun (sakın hâ! Bana ne demeyin) ki rahmete kavuşasınız” buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Mü'minler birbirlerini sevmede, birbirlerini acımada ve birbirlerini korumada tek bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı rahatsızlandığı zaman, diğer organlar da bundan etkilenir, (hatta) uykuları kaçar ve (sıkıntıdan) ateşli hastalığa tutulurlar. (Buhârî-Müslim)
Afganistan'ın, Irak'ın emperyalist güçler tarafından işgali, Afrika'da açlıktan ağlayan çocukların feryadı, Gazze halkına uygulanan abluka, İsrâil zindanlarında işkence gören Filistinli mücâhidlerin ve onların annelerinin, babalarının, eşlerinin ve çocuklarının gözyaşları,
Eğer uykumuzu kaçırıyor ve sıkıntıdan içimiz yanıyorsa, kalben de olsa din kardeşliği görevini yerine getirmiş oluruz. Aksi halde kendimizi sorgulayalım ve gafletten kurtulmaya çalışalım.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz îman etmedikçe cennete giremezsiniz ve birbirinizi sevmedikçe de îman etmiş olamazsınız. Size bir şeyi bildireyim mi? Onu yaptığınız zaman birbirinizi seversiniz. Aranızda selâmı yaygınlaştırın. (Müslim-İbni Mâce-Tirmizî)
İslâm'ın evrensel parolası ve ilâhi rahmetin simgesi olan selâm, mü'minler arası kardeşliğin, huzurun, güvenin ve mutluluğun da sigortasıdır. Bu nedenle selâmı yaygınlaştıralım, dargınları barıştıralım ve çevremizde güven ortamını sağlayalım.
Yüce Allah buyuruyor:
Mü'min erkekler ve mü'mine kadınlar birbirlerinin velileri (dostları ve kardeşleri) dir. Onlar iyilikleri emreder, kötülükleri engellerler; namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecek (günahlarını bağışlayacak) tır. Kuşkusuz Allah azîzdir, hakîmdir. (Tevbe, 71)
Bid'atların yaygınlaşmasını önlemek ve sünnetleri ihyâ etmek için birbirimize ilâhî emirleri ve sünnetleri tavsiye edelim, bid'atları ve kötülükleri önlemeye çalışalım. Kul gayret ederse Allah (c.c.) yardım eder ve inşâAllah yalancıların mumları gibi bid'atlar da sönüp gider.
Yüce Allah buyuruyor:
Onlar (öyle mü'minler) ki, onlara yeryüzünde iktidar versek, (yine) namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülüğü önlemeye çalışırlar. (Çünkü iyi bilirler ki) her işin sonu Allah'a döner. (Hac, 41)
Allah (c.c.) gerçek mü'minlere iktidar yolunu açsa ve onları en üst mâkamlara getirse de, onlar yine beş vakit namazlarını dosdoğru kılar, zekâtlarını verir, insanları doğru yola yönlendirir ve her çeşit kötülükleri önlemeye çalışırlar.
Dünyada en büyük sınav, büyük uğraş sonucu iktidara gelenlerin, iktidar koltuğuna oturduktan sonra da halktan biri ve Allah'ın kulu olduklarını unutmadan ibadetlerini düzenli bir şekilde yerine getirmeleri ve insanlara iyilikleri emredip kötülükleri yasaklamaya çalışmalarıdır.
İşte gerçek mü'minler bu sınavı kazanır, Allah da onlara yardım eder ve iktidar oldukları sürece ülkede bolluk, bereket ve huzur olur.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
GERÇEK MÜ'MİNLERİN ALÂMETLERİ KONULU SOHBETİMİZ
Kommentare