Yüce Allah buyuruyor:
İmkânı geniş (geliri çok) olan, nafakayı gelirine göre versin. Rızkı daralmış (geliri az) olan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından (nafaka) versin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, her güçlükten sonra bir kolaylık verir. (Talâk, 7)
İnsanın doğal hayatını yaşayabilmesi için gerekli olan yeme, içme, giyinme, ev, ev eşyası ve ısınma gibi şeylere nafaka denir. Nafakalar örf, âdet, yöre ve zamana göre farklı olabilir.
Kovandaki denge-düzenin gereği bal arılarını, işçi arılar, erkek arılar ve arı beyi şeklinde fiziksel ve organik açıdan farklı özelliklerle yaratan ve özellikleri doğrultusunda onlara farklı görevler veren Yüce Allah,
Toplumsal denge-düzenin ve üreme kanununun gereği, insanları fiziksel, organik ve psikolojik açıdan erkek-kadın şeklinde farklı özelliklerle yaratmış ve bu özellikleri doğrultusunda onlara farklı görevler vermiştir. İşte bu görevlerden biri de,
Yüce Allah buyuruyor:
Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler. Bu, emzirmeyi tam yapmak isteyenler içindir. Onların (annelerin) örf ve âdete uygun bir şekilde yiyecekleri, giyecekleri çocuğun babasına aittir. Hiç kimse gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü tutulamaz. (Bakara, 233)
Kadın, binbir zahmet çekerek doğurduğu yavrusunu kucağına alıp emzirirken ve doyasıya sevip annelik psikolojisini yaşarken, ekmek parasını düşünmeyecek ve yavrusunu kendi yetiştirecek.
Baba da eşinin ve yavrusunun nafakasını kazanmak için dışarıda çalışıp çabalayacak, her çeşit olumsuzlukları göğüsleyecek ve yuvasına içi dolu poşetlerle dönecek. İşte eşler arası sevgi, aile mutluluğu ve çocukların doğal psikolojisi, bu fıtratın korunmasına bağlıdır. Çünkü Allah erkeği ve kadını bu fıtrat üzerine yaratmıştır.
Nafaka kimlere farzdır?
Bir kadının kendine özel malı, mülkü ve geliri olsa bile onun nafakası yine kocasının üzerine farzdır. Kocası onun malına, mülküne karışamaz ve eve katkı yapması için zorlayamaz.
Kız çocuklarının evleninceye ve erkek çocuklarının erginlik çağına gelinceye kadar nafakaları babalarının üzerine farzdır. Bedensel özürlü ya da aklî dengesi bozuk erkek çocuklarının nafakası da babalarının üzerine farzdır.
Eşini ve yavrularını terk edip onları aç ve açıkta bırakan erkekler, âhiret âleminde bu korkunç vebâlin cezasını kat kat çeker ve dünyada da yaşlılıklarında sürüm sürüm sürünürler.
Durumu iyi olan çocukların fakir olan anne, baba, dede ve büyük anne gibi usül (üstsoy) larına bakmaları yani nafaka vermeleri de farzdır. Kız ve erkek çocukları bu konuda eşit olup aynı oranda katkı yaparlar.
Fakir bir kişinin nafakası, öncelikle ona en yakın olanlara farzdır. Eğer kız ve erkek çocukları gibi yakınlıkları eşit olursa, nafakaya eşit oranda katkı yaparlar. Eğer biri daha yakınsa, örneğin bir kimsenin sadece bir kızı ile bir de oğlunun oğlu (torunu) olsa, kızı birinci derecede daha yakın olduğundan, onun nafakası toruna değil kızın üzerine farz olur.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
NİKAH BAHSİ KONULU SOHBETİMİZ
Comentários