2770759
top of page
Ahmet Tomor Hocaefendi

NAMAZ NASIL KILINIR

Güncelleme tarihi: 20 Eyl 2021

İslâm'ın yani müslüman olmanın birinci şartı, anlamını bilerek ve kalben inanarak “kelime-i şehâdet” getirmek ve ikinci şartı da bilinçli olarak ve ihlâs ile namaz kılmaktır. Çünkü kelime-i şehâdet îmanın özü, namaz da îmanın dış yapısı ve doğal ambalajı (koruyucusu) dur.

Doğal ambalajı (koruyucu kabuğu) soyulan meyveler kısa zamanda kararıp bozulduğu gibi namaz kılmayanların kalpleri de zamanla kararıp bozulur ve Allah korusun son nefeste âhiret âlemine îmansız gidebilirler.

Namaz îmanın doğal ambalajı (koruyucusu), dinin direği ve ruhun gıdası olduğundan Allah (c.c.), namazı hac ve zekât gibi sadece zenginlere değil, akıllı olup erginlik çağına eren kadın-erkek bütün müslümanlara farz kılmış ve herkesin bu nimetten yararlanmasını sağlamıştır.

Ancak, kıldığımız namazların Allah katında kabul olması ve mahşer yerinde mîzanımızın sevap bölümüne konup bizi cennete taşıması için namazın farzlarını, vâciplerini ve sünnetlerini çok iyi bilmemiz ve uygulamamız gerektiğinden,

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:

Çocuklarınız yedi yaşındayken onlara namazı emredin; on yaşına gelince kılmazlarsa (hafifçe) dövün. (Ebû Dâvûd)

Atalarımız, “Kuş yuvada gördüğünü yapar” demişler. Çocuk küçük yaşta namaz kılınan bir yuvada büyürse, annesi, babası namaz kılarken onlarla birlikte yatıp kalkarsa ve Besmeleden başlayıp bazı kısa sûreleri ve namazda okunan duaları yedi yaşına kadar öğrenirse,

Küçük yaşta namaz konusunda azımsanmayacak kadar bilgi, görgü ve deneyim sahibi olur ve yedi yaşına geldiğinde kendi kendine namaz kılacak duruma gelir.

Namazın alt yapısı

Üst düzeydeki bir devlet memurunun yanına giderken kılık kıyafetimizi gözden geçirdiğimiz gibi Allah'ın (c.c.) huzuruna girerken de kılık kıyafetimizi gözden geçirelim ve öncelikle namazın dışındaki altı şartı yerine getirelim.

1- Hadesten Tahâret: Gusül gerekiyorsa, baştan aşağı yıkanıp gusül abdesti alalım. Gusül gerekmiyorsa, sadece namaz abdesti alalım ve bedenimizin en fazla kirlenen yerlerini temizleyelim.

2- Necasetten Tahâret: Bedenimizin, iç, dış giysilerimizin ve namaz kılacağımız yerin temiz olmasına dikkat edelim ve dînî açıdan necis olan kolonya gibi alkol içeren maddelerden sakınalım.

3- Setr-i Avret: Dışarı çıkarken ve namazda örtülmesi “farz” ve başkalarının bakmaları haram olan yerlere “avret” ve onları örtmeye “setr-i avret” denir. Namazda erkeklerin göbekten diz kapağı altına kadar olan kısmı, kadınların ise yüzleri ile elleri dışında vücutlarının her yeri avrettir.

4- İstikbâl-i Kıble: Namazda İstikbâl-i Kıble yani Mekke'deki Kâbe'ye dönmek farzdır.

5- Vakit: Namazların belirli vakitleri vardır ve her namazı vaktinde kılmak farzdır. Bu nedenle Allah'a ve âhiret gününe inananlar günlük yaşamlarını namaz vakitlerine göre düzenlemeli ve zorunlu kalmadıkça bir vakit namazı kazaya bırakmamalıdır.

6- Niyet: İhlâs ile ve Allah rızası için hangi namazı kılacağını bilmesi ve gönlünden geçirmesi demektir. Örneğin,“niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının farzını kılmaya” gibi.

Namaza giriş

Önce niyet edilir ve niyetten sonra erkekler baş parmak uçları kulağın yumuşağına değecek kadar, kadınlar da parmak uçları omuz hizasına gelecek kadar ellerini kaldırarak “Allahu Ekber” (en büyük Allah'tır) diye tekbir alırlar. Elleri kaldırmak sünnettir, özür nedeni ile elinin birini ya da ikisini kaldıramayanlar ellerini kaldırmadan tekbir alırlar.

Tekbirle birlikte erkekler sağ elin baş ve küçük parmaklarını halka yapıp sol elin bileğini kavrar ve ellerini göbeğin altına koyarlar. Kadınlar baş ve küçük parmaklarını halka yapmadan ellerini düz bir şekilde göğüslerinin üzerine koyarlar.

Eller bağlandıktan sonra “Sübhâneke'llâhümme ve bi hamdik, ve tebârekesmük, ve teâlâ ceddük, ve lâ ilâhe gayrük” (Ey Allahım! Seni tesbih, tenzih eder, Sana hamd-ü senâda bulunurum Senin adın mübârektir, Senin azametin ve celâlin pek yücedir ve Senden başka ilâh yoktur) okunur.

Sübhâneke'den sonra “Eûzü billâhi min'eş-şeytânirracîm” (Allah'ın rahmetinden kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım) ve “Bismillâhirrahmânirrahîm” (Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adı ile) okuyorum diye “Fâtihâ” ile kıraate (okumaya) başlanır.

Fâtihâ'yı farz namazlarının ilk iki rek'atında ve diğer namazların her rek'atında zammi sûreden önce okumak Hanefî'de vâcib, Şâfî'de ise namazların her rek'atında Besmele ile birlikte Fâtiha'yı okumak farzdır. Fâtihâ'dan sonra “Âmin” (duamızı kabul et) demek sünnettir.

Fâtihâ'dan sonra Hanefî'de Besmele çekmeden, Şâfî'de ise Besmele çekerek bir sûre ya da bir kaç âyet okunur ve kıraatten sonra “Allahu Ekber” diye tekbir alınıp rükû'a gidilir.

Rükû'da, erkekler parmakları açık olarak dizlerini tutar, dirseklerini bükmez, baş ve sırtları aynı hizada düz durur. Kadınlar erkekler kadar eğilmezler, dirseklerini bükerek yanlarına yapıştırırlar ve parmaklarını açmadan ellerini dizlerinin üzerine koyarlar.

Rükû'da, “Sübhâne Rabbiyel Azîm” (pek büyük olan Rabbimi her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim) diye üç, beş ya da yedi defa tesbih edildikten sonra “Semi'Allahu limen hamideh” (Allah kendisine hamd edenin hamdini kabul eder) diye rükû'dan doğrulur ve doğrulduktan sonra “Rabbenâ leke'l-hamd” (ey Rabbimiz, hamd ve övgü sana aittir) denir.

Rükû'dan doğrulup Yüce Allah'a hamd-ü senâ ettikten sonra “Allahu Ekber” diye secdeye gidilir. Secdeye giderken önce dizler, sonra eller, sonra alın ve burun yere konur. El parmakları bitişik ve uçları baş hizasına gelecek şekilde yere konur ve iki elin arasına secde yapılır. Ayaklar dikilir ve parmak uçları kıble yönüne bükülür.

Erkekler karınlarını uyluklarına yapıştırmayıp arada boşluk bırakır ve kollarını da bileklerinden üst kısmını yerden ve iki yanlarından ayırırlar. Kadınlar daha toplu olmaları için karınlarını uyluklarına yapıştırır ve kollarını da yanlarına yaklaştırırlar.

Secde'de, “Sübhâne Rabbiye'l-A'lâ” (en yüce olan Rabbimi her çeşit noksan sıfatlardan tenzih ederim) diye üç, beş ya da yedi defa tesbih ettikten sonra “Allahu Ekber” diye secdeden kalkılıp biraz oturulur, sonra tekrar “Allahu Ekber” diye ikinci secdeye gidilir. İkinci secde ile birinci rek'at tamamlanır ve “Allahu Ekber” diye ikinci rek'at için ayağa kalkılır.

İkinci rek'atta Sübhâneke ve Eûzü okunmayıp sadece Besmele ile Fâtiha ve zammi sûre okunur. Rükû ve secdeler yapıldıktan sonra oturulur ve “Ettehiyyâtü li'llâhi ve's-salâvâtü ve't-tayyibât. Es-selâmü aleyke eyyühe'n nebiyyü ve rahmetu'llâhi ve berekâtüh. Es-selâmü aleynâ ve alâ ibâdi'llâhi's-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlüh”. (Dil ile beden ile ve mal ile yapılan ibâdetlerin hepsi sadece Yüce Allah'a mahsustur. Ey şanı yüce Peygamber! Selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketleri sana olsun. Selâm, bizlere ve Allah'ın sâlih kullarına da olsun. Şehâdet ederim ki, Allah'tan başka gerçek ilâh yoktur. Ve (yine) şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Peygamberidir) okunur.

Üç ve dört rek'atlı namazlardaki ilk oturuşa “ka'de-i ûlâ” denir. Farz namazları ile vitir, öğle ve cuma namazının sünnetlerindeki ka'de-i ûlâ'da sadece “Ettehiyyâtü” okunur ve hemen üçüncü rek'ata kalkılır.

İkindi ve yatsının sünnetleri ile dört rek'atlı nâfilelerin ka'de-i ûlâ'sında (ilk oturuşunda) “Ettehiyyâtü” den sonra “Allahümme salli alâ ” ile “Allahümme bârik alâ” da okunur ve üçüncü rek'ata “Sübhâneke” ve “Eûzü” ile başlanır.

Farz namazlarının üçüncü ve dördüncü rek'atlarında sadece Fâtiha okunur. Farzların dışındaki namazların her rek'atında Fâtiha ile birlikte zammi sûre de okunur.

Namazlardaki son oturuşa “ka'de-i ahîre” denir. Ka'de-i ahîre'de “Ettehiyyâtü” den sonra “Allahümme salli alâ” ve “Allahümme bârik alâ” ile birlikte “Rabbenâ âtinâ” ve “Rabbenağfirlî” duaları da okunur ve sonra selâm verilip namazdan çıkılır.

Sevbân radıyallahu anhü diyor ki:

Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, selâm verip namazdan çıkınca üç defa istiğfar eder (yani “estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah” der) ve “Allahümme ente's-selâm ve minke's-selâm tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm” (Allahım! Selâm sensin. Selâmet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve ikram sahibi Allahım, sen hayır ve ikramı bol olansın) derdi. (Müslim-Nesâî-Ebû Dâvûd-Tirmizî)

***

Ahmet Tomor Hocaefendi


NAMAZ NASIL KILINIR KONULU SOHBETİMİZ



44 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page