Yüce Allah buyuruyor:
Sizden birinize ölüm (ün belirtileri) geldiğinde: “Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar ertelesen de sadaka versem ve iyilerden olsam!” demeden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin (yoksullara sadaka verin). (Münâfikûn, 10)
Ölüm meleği Azrâil (a.s.) karşısına dikilip de gözlerinden perde kaldırıldığı ve hayatta iken inanması gereken şeyleri gözleri ile açıkça gördüğü zaman, pişmanlıktan içi yanar, kendini şiddetle kınar ve “Rabbim! (Ne olur) beni yakın bir süreye kadar ertelesen (hemen canımı almasan) da sadaka versem ve iyilerden olsam” der ama çook geç ve iş işten geçtikten sonra!..
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Sadakanın en üstünü, sağlıklı olup da aşırı mala düşkün ve zengin olmaya istekli olduğun zaman ki verdiğin sadakadır. Sakın ha! Can boğaza dayandığı zaman, filâna şu kadar, filâna bu kadar verin diyecek zamana erteleme! Çünkü (o zaman malın) zaten filânların oldu ki! (Buhârî-Müslim-Ebû Dâvûd-Nesâî-Ahmed İbni Hanbel)
Ölümün belirtileri gelip de hayattan ümidini kesen kimse, gece-gündüz ve helâl-haram demeden hırsla çalışıp kazandığı mallarının artık kendisine hiçbir yararı olmayacağını ve özellikle arkasından sevmediği varislerine kalacağını anlayınca,
Derin bir ah çekip, filân kimseye şu kadar para verin, filân kimselere şu eşyalarımı verin ve filân yerlere de şu kadar mal verin diye içi yana yana vasiyet eder ama vasiyet etmese de öldüğü an tüm malı, mülkü zaten başkalarının oldu ki!
Yukarıda geçen âyet-i kerîmede ve hadîs-i şerifde belirtildiği gibi sadakanın en güzeli, kişi sağlığı yerinde ve yaşama ümidi varken kendi eliyle verdiği çeşitli hayırlar ve sadakalardır.
Sadaka vermekle mal eksilir mi?
Yüce Allah buyuruyor:
(Ya Muhammed!) De ki: Kuşkusuz Rabbim kullarından dilediğine rızkı yayar (bol rızık verir) ve (dilediğine de) kısar. Siz (hayır yolunda) ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını (daha iyisini) verir. (Çünkü) O rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Sebe, 39)
Zekât ve sadaka vermek, meyve ağaçlarını budamaya benzer. Budanan ağaçlar daha bol ve daha kaliteli meyveler verdikleri gibi zekâtı ve sadakası verilen malların yerine de kuşkusuz Allah (c.c.) daha iyi ve daha güzel mallar verir, ayrıca onları mânevî sigorta ile koruma altına alır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kulların sabahladığı her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Bunlardan biri: Allahım! İnfak edene (sadak verene) yenisini ver! Diye dua eder. Diğeri de: Allahım! Cimrilik edenin malını helâk et! Diye beddua eder. (Buhârî-Müslim)
Sadaka nedir?
Hiçbir baskı ve zorlama olmadan ve insanlara gösteriş yapmadan sadece Allah rızası için ve gönül hoşluğu ile yapılan her çeşit harcamalara sadaka denir.
Bu kurallar doğrultusunda helâl mal ile yapılan her çeşit sadakalar Allah (c.c.) katında geçerli olmakla birlikte sadakaların en üstünü, kişinin en çok sevdiği şeylerden bir kısmını Allah rızası için infak etmesi, yani sadaka olarak yoksullara vermesidir.
Yüce Allah buyuruyor:
Sevdiğiniz şeylerden (bir kısmını) infak etmedikçe (sadaka vermedikçe), asla birre (iyiliğe ve takvâlığa) eremezsiniz. Her neyi infak ederseniz, kuşkusuz Allah onu bilir. (Âl-i İmrân, 92)
Bir kimsenin giymediği giysileri, sevmediği yiyecekleri ve kullanmadığı eski ev eşyalarını sadaka olarak yoksullara vermesi de kuşkusuz sadaka kapsamına dâhil olmakla birlikte,
Bu tür sadakalar herkesin yapabileceği ve nefse çok kolay gelen uygulamalar olduğundan, Allah (c.c.) “Sevdiğiniz şeylerden (bir kısmını) infak etmedikçe (sadaka vermedikçe), asla birre (iyiliğe ve takvâlığa) eremezsiniz” buyuruyor.
Gerçekte bizim aşırı mal sevgisinden ve nefsimizin cimrilik tutkusundan kurtulup âhiret âlemine yatırım yapmamız için Allah (c.c.), bedensel ibâdetler gibi parasal ibâdetleri de farz kılmış, ayrıca zekâtın dışında en güzel ve en sevdiğimiz mallardan bazılarını da sadaka olarak vererek “birre” mâkamına ulaşmamızı tavsiye etmiştir.
Atalarımız, “Mal, canın yongasıdır” demişler. Doğrudur ve gerçekten mal canın yongası yani bir parçasıdır. Çünkü zaman gelir, insan malını kurtarmak için canını verir ve yine zaman gelir insan canını kurtarmak için bütün malını ve servetini verir.
Allah yolunda, din uğrunda harcama
Yüce Allah buyuruyor:
Mallarını Allah yolunda (din uğrunda) harcayanların örneği, yedi başak bitiren ve her başağında yüz tane (buğday) bulunan bir tek tane (tohum) gibidir. Allah dilediğine kat kat fazlasını da verir. Allah, rahmeti geniştir ve her şeyi bilendir. (Bakara, 261)
Din kaygısı taşıma, dinde duyarlı olma ve sadece Allah rızası için din uğrunda çalışma, gerçek îmanın göstergesi ve Allah'ın (c.c.) seçkin kulları olan peygamberlerin görevidir.
Çıkar sağlamak için dini ya da dinsizliği istismar etmek, Allah katında en çirkin ve en büyük bir günah olduğu gibi sadece Allah rızası ve dini egemen kılmak için çalışmak ve müslümanları uyarmak da Allah katında en güzel ve en büyük sevap olduğundan,
Bir tanecik buğday tohumundan sapı, samanı hâriç, yedi başak çıkaran ve her başakta yüzer tane buğday olmak üzere toplam yedi yüz tane buğday yaratan Allah (c.c.), ihlâs ve samimiyetle Allah yolunda ve din uğrunda yapılan her çeşit harcamalara da, bire yedi yüz hatta dilediğine daha fazla sevap vereceğini haber veriyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimsenin infak ettiği paraların en faziletlisi ailesinin geçimine harcadığı para, Allah yolunda cihad etmek için beslediği atına (aracına) harcadığı para ve birlikte Allah yolunda cihad ettiği arkadaşları için harcadığı paradır. (Müslim-İbni Mâce-Tirmizî)
Ya parası olmayanlar?
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
İnsanlar, güneşin doğduğu her gün her bir eklemleri için sadaka vermeleri gerekir.
Adâletle hükmederek iki kişinin arasını bulman (barıştırman) sadakadır.
Bir kimseye hayvanına (arabasına) binerken yardımcı olman ya da eşyasını yüklemesine yardım etmen sadakadır.
(Müslüman kardeşine) güzel bir söz söylemek sadakadır.
Namaza giderken attığın her adım için bir sadaka sevabı vardır.
(İnsanlara) zarar veren bir şeyi yoldan alıp atman bir sadakadır. (Buhârî-Müslim-Ebû Dâvûd)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Sübhânallah demek bir sadakadır. Elhamdülillah demek bir sadakadır.
Lâ ilâhe illâllah demek bir sadakadır. Allahu Ekber demek bir sadakadır.
Emr-i bil-ma'rûf ve nehy-i anil-münker yapmak (iyiliği emredip, kötülüğü men etmek) sadakadır.
İnsanın kuşluk vaktinde kılacağı iki rek'at ise bunlara bedeldir. (Müslim)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimsenin bir müslüman kardeşinden öğrendiği ilmi, başkalarına öğretmesi sadakaların en faziletlisidir. (İbni Mâce)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah katında hakkı tebliğ etmekten daha sevimli bir sadaka yoktur. (Beyhakî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Sadaka sahibini kabir hararetinden (sıkıntılarından) korur ve mü'minler kıyâmet günü (mahşerde) sadakalarının gölgesinde gölgelenir. (Taberânî-Beyhakî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Yarım hurmacık (sadaka) ile de olsa, kendinizi cehennemin ateşinden koruyun. Onu da bulamayanlar, kelime-i tayyibe (güzel ve tatlı bir söz) ile korusunlar. (Buhârî-Müslim-Tirmizî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kelime-i tayyibe sadakadır. (Buhârî-Müslim)
Sadaka gerçekte parasal bir ibâdettir. Ancak bir kimsenin parası olmasa ya da fakirlerin bulunmadığı bir yerde kelime-i tayyibe gibi zikirler de sadaka yerine geçerlidir.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
İLGİLİ VİDEO KLİBİMİZ
Comments