Yüce Allah buyuruyor:
Gerçek mü'minler kurtuluşa ermişlerdir. Onlar (öyle mü'minler) ki, namazlarında huşû edicilerdir. (Mü'minûn, 1-2)
Sehiv, yanılgı ve dalgınlık demektir. Her yanılgının ve dalgınlığın bir bedeli olduğu gibi kuşkusuz namazdaki yanılgının ve dalgınlığın da bir bedeli vardır. İşte buna sehiv secdesi denir.
Ancak sehiv secdesi yapmaktan, namazda sehiv secdesini gerektiren yanılgıyı yapmamak daha hayırlıdır. Çünkü Allah (c.c.): “Gerçek mü'minler kurtuluşa ermişlerdir” buyuruyor ve gerçek mü'minlerin namazlarını huşû (huzur) ile kıldıklarını haber veriyor. Bu nedenle yanılgıdan, gafletten sakınalım ve namazlarımızı huşû ve huzur içinde kılmaya özen gösterelim.
Sehiv secdesi hangi yanılgılarda gerekir?
1- Farzın ertelenmesinde: Namazın içindeki farzlardan biri yerinde yapılmayıp ertelense, sehiv secdesi gerekir. Örneğin, üç ya da dört rek'atlı farz namazların ilk oturuşunda sadece “Ettehiyyâtü” okunup hemen ayağa kalkılması gerekirken, bir kimse yanılarak Ettehiyyâtü'den sonra “Allahümme salli alâ Muhammed” derse ya da diyecek kadar oturursa, farz olan kıyâmı (ayağa kalkmayı) ertelediği için sehiv secdesi yapması gerekir.
Şâfî'de farzın ilk oturuşunda Ettehiyyâtü'den sonra “Allahümme salli alâ Muhammed” demek sünnet olduğundan sehiv secdesi gerekmez.
İster farz, ister vâcib ve ister sünnet olsun bütün namazlarda ka'de-i âhire (son oturuş) farzdır. Bir kimse ka'de-i âhirede hiç oturmadan ayağa kalksa, alnını secdeye koymadan önce aklına gelip oturursa, Ettehiyyâtü'yü okuyup sehiv secdesi yapar ve namazı tamamdır.
Eğer dönüp oturmazsa, başını secdeye koyduğu anda ka'de-i âhireyi yani namazın bir farzını terk ettiği için farz namazı geçersiz olup nâfileye dönüşür ve tekrar kılması farz olur.
Neden mi?
Çünkü namazda vâciplerin ertelenmesi hafif hasarlı binalara, farzların ertelenmesi ile vâciplerin terki orta hasarlı binalara ve farzların terki ise ağır hasarlı binalara benzer. Hafif ve orta hasarlı binalar onarılır ama ağır hasarlı binalar yıkılıp yeniden yapılması gerektiği gibi farzlardan birinin terki de namazın ağır hasara uğramasına neden olduğundan, bozulup yeniden kılınması gerekir.
2- Vâcibin ertelenmesinde: Farzların ilk iki rek'atında ve diğer namazların her rek'atında Fâtiha okumak ve Fâtihâ'yı zammi sûreden önce okumak vâciptir. Bir kimse yanılgı ile önce zammi sûreyi sonra Fâtihâ'yı okursa, vâcibi ertelediği için sehiv secdesi gerekir.
Namazın son oturuşunda Ettehiyyâtü'yü okumak vâciptir. Bir kimse yanılgı ile önce Allahümme salli alâ'yı ve sonra Ettehiyyâtü'yü okursa, vâcibi ertelediği için sehiv secdesi gerekir.
3- Vâcibin terkinde: Farzların ilk iki rekâtında ve diğer namazların her rek'atında Fâtiha'yı okumak vâciptir. Bir kimse yanılgı ile Fâtiha'yı okumayı unutursa, vâcibi terk ettiği için sehiv secdesi gerekir.
Şâfî'de, namazların her rek'atında Besmele ile birlikte Fâtiha'yı okumak farz olduğundan, hata ve yanılgı ile de olsa Fâtihâ'yı terk edenin namazı geçersiz olduğundan yeniden kılması farz olur.
Üç ve dört rek'atlı farz namazların ikinci rek'atında oturmak ve “Ettehiyyatü” okumak vâciptir. İkinci rek'atta oturmayı unutup ayağa kalkacak olan kimse bakar! Eğer dizleri yerden kesilmeyip oturuş haline daha yakınsa, oturup Ettehiyyâtü'yü okur ve sehiv secdesi gerekmez.
Eğer kıyâma daha yakınsa ya da dimdik ayağa kalkmışsa geri dönüp oturmaz, vâcibi terk ettiği için namazın sonunda sehiv secdesi yapar.
Cemaatle kılarken imam yanılıp sesli okunacak yerde gizli (içinden) ve gizli okunacak yerde sesli okursa, örneğin ikindi namazında sesli okursa, vâcibi terk ettiği için sehiv secdesi gerekir.
Not: Vâcipleri kasten terk etmek günah olduğu ve sehiv secdesi bunları karşılamada yetersiz kaldığı için, vâciplerin kasten terkinde sehiv secdesi değil namazın tekrar kılınması gerekir. Bir kimse namazda ta'dîl-i erkânı kasten terk ederse, örneğin birinci secdeden kalkınca biraz oturmayıp hemen ikinci secdeye giderse ya da rükûdan doğrulunca ayakta biraz durmayıp hemen secdeye giderse, vâcibi kasten terk ettiği için namazın iâdesi gerekir.
Namazda rek'at sayısında yanılgı
Namazda acaba kaç rek'at kıldım diye çelişkiye düşen kimse eğer ilk defa ya da çok ender böyle çelişkiye düşüyorsa, selâm verip namazdan çıkar ve yeniden kılar.
Beyinsel yorgunluk, hüzün, stres ve evham gibi nedenlerle eğer ara sıra çelişkiye düşüyorsa, zann-ı gâlibi ile yani iki zandan hangisi daha güçlü ise onunla amel eder. Örneğin, sabah namazını kılarken acaba birinci rek'at mı, ikinci rek'at mı diye çelişkiye düşen kimse, birinci rekâtta olduğu zannı ağır basarsa, birinci rek'atta olduğunu kabul eder ve namazını ona göre tamamlar.
Eğer iki zandan biri ağırlık kazanamayıp eşit oranda olursa, ka'de-i âhire farz olduğundan önce ikinci rek'at olma ihtimaline karşı oturup Ettehiyyâtü'yü okur. Sonra birinci rek'at olma ihtimaline karşı ayağa kalkıp bir rek'at daha kılar.
Eğer birinci rek'at ise oturup farz olan kıyâmı (ayağa kalkmayı) ertelediği için, eğer ikinci rek'at ise bir rek'at daha kılıp vâcip olan selâmı ertelediği için namazın sonunda sehiv secdesi yapar.
Sehiv secdesi nasıl yapılır?
Hanefî'de, son oturuşta Ettehiyyâtü'den sonra sağ tarafa selâm verilip iki secde yapılır ve sonra Ettehiyyâtü, Allahümme salli, Allahümme bârik ve dualar okunup iki tarafa selâm verilir.
Şâfî'de, son oturuşta Ettehiyyâtü, Allahümme salli ile Allahümme bârik okunur, selâm vermeden önce iki secde yapılır ve secdelerden sonra bir şey okumadan hemen selâm verilir.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
SEHİV SECDESİ KONULU SOHBETİMİZ
Comments