Yüce Allah buyuruyor:
Verdiğiniz sözü yerine getirin, çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir. (İsrâ, 34)
Her insanın ağzından çıkan sözün arkasında durması ve ona sâdık kalması zorunludur. Çünkü verilen her sözde az çok kul hakkı da olduğundan, Allah (c.c.) “Verdiğiniz sözü yerine getirin, çünkü verilen söz (eğer yerine getirilmezse) sorumluluk gerektirir” buyuruyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Münâfıkın alâmeti üçtür. Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz ve kendisine bir şey emanet edilince ihânet eder. (Buhârî-Müslim-Nesâî-Tirmizî)
Kimde bu üç alâmet varsa, yani konuşurken yalan söylüyorsa, söz verince sözünde durmuyorsa ve kendisine bir şey emanet edilince ona ihânet ediyorsa, yüzde yüz tam münâfıktır. Hatta “Oruç tutsa, namaz kılsa ve müslüman olduğunu iddia etse de”. (Müslim)
Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında nefret olunan bir davranıştır. (Saf, 2-3)
Bir kimsenin yapmayacağı şeyleri söylemesi ya da yapacağım diye söz vermesi, karşı tarafta beklentilere ve yerine getirilmeyince kırgınlıklara neden olacağından,
Âyet-i kerîmede “Ey îman edenler!” diye mü'minler uyarılıyor ve bu tür davranışların “Allah katında nefret olunan bir davranış” olduğu vurgulanıyor.
Yüce Allah buyuruyor:
Kitab'da (Kur'an'da) İsmail'i de an. Çünkü o, sözüne sâdıktı ve (tarafımızdan) gönderilmiş bir peygamber idi. (Meryem, 54)
Söz verince sözünde durmamak münâfıkların alâmeti, söz verince sözüne sâdık olmak yani sözün arkasında durmak da peygamberlerin alâmetidir. İşte aradaki korkunç fark ve birbirinden çok uzak iki karşıt kutup, peygamberlik ve münâfıklık. İsteyen verdiği sözü yerine getirip Allah'ın seçkin kulları olan peygamberlerle, isteyen de verdiği sözü yerine getirmeyip münâfıklarla birlikte olur.
Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! (Söz verdiğiniz zaman) sözleşmeleri yerine getirin! (Mâide, 1)
Verilen sözleri ve yapılan sözleşmeleri yerine getirmek îmanla bağlantılı olduğundan Allah (c.c.), “Ey îman edenler!” diye başlıyor ve ardından, “(Söz verdiğiniz zaman) sözleşmeleri yerine getirin” buyuruyor.
İslâm'da verilen sözleri yerine getirmek ve gayr-i müslimlerle de olsa yapılan sözleşmelere bağlı kalmak vâcib yani zorunludur. Ancak İslâm'a ters düşen sözleri yerine getirmek vâcib değil, hatta haramdır. Örneğin, bir kimse oğluna ya da kızına: Sana filân salonda sazlı, cazlı düğün yapacağım diye söz vermiş olsa, bu sözünü yerine getirmemesi yani salonda sazlı, cazlı düğün yapmaması vâciptir. Çünkü kadın-erkek bir arada sazlı, cazlı düğün yapmaları haramdır.
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
EMANETİ GÖZETME VE AHDE VEFA KONULU SOHBETİMİZ
Comments