Yüce Allah buyuruyor:
Gündüzün iki yanında (sabah-öğle-ikindi) ve gecenin ilk saatlerinde (akşam-yatsı) namaz kıl. Çünkü iyilikler (namazın sevabı) kötülükleri (günahları) giderir. İşte bu öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır. (Hûd, 114)
Namazın şartlarından biri de vakit olduğundan, beş vakit namazdan her birini vaktinde kılmak farz, vakti girmeden önce kılmak geçersiz ve vaktinde kılmayıp kazaya bırakmak da haramdır.
Abdullah İbni Mes'ud radıyallahu anhü diyor ki:
Resûlüllah'a (s.a.v.): Hangi ameller daha faziletlidir? diye sordum.
“Vaktinde kılınan namaz” dır buyurdu. (Buhârî-Müslim-Tirmizî-Nesâî)
Oruç ve hac gibi yıllık ibâdetlerin vakitleri kamerî aylara, yani ayın dünyanın etrafındaki dönüşüne göre düzenlendiği gibi güncel ibâdet olan beş vakit namazın vakitleri de, dünyanın güneşin etrafındaki dönüşüne göre düzenlendiğinden, her ibâdetin vaktini bilmemiz zorunludur.
Güneşin üst kenarı ufuk çizgisinde batınca yani gözden kaybolunca akşam namazının vakti girer ve ufuktaki şafak kayboluncaya kadar akşam namazının vakti devam eder.
İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed'e ve diğer üç mezheb imamına yani İmâm-ı Şâfî, İmâm-ı Mâlik ve İmâm-ı Ahmed İbni Hanbel'e göre şafak, ufuktaki kırmızılıktır. Batı ufkundaki kırmızılık kaybolunca akşam namazının vakti çıkar ve yatsı namazının vakti girer.
İmâm-ı A'zam'a göre ise şafak, ufuktaki kırmızılıktan sonra çıkan beyazlık olduğundan, batı ufkundaki beyazlık kaybolduktan sonra akşam namazının vakti çıkar ve yatsı namazının vakti girer.
Yatsı namazının vakti, batı ufkundaki kırmızılık ya da beyazlığın kaybolması ile başlar ve fecr-i sâdık'a (imsak vaktine) kadar devam eder. Camiye, cemaate gidemeyenlerin yatsı namazını gecenin üçte birine kadar ertelemeleri müstehabdır. Gece yarısına kadar ertelemek mübah, özürsüz olarak gecenin yarısından sonrasına kadar ertelemek ise mekruhtur.
Yatsı namazının farzından önce kılınan ilk dört rek'at, gayr-i müekked olduğundan ikindinin sünneti gibi kılınır. Yani ilk oturuşta Ettehiyyâtü'den sonra Allahümme salli alâ ile Allahümme bârik alâ okunur ve üçüncü rekâta Sübhâneke ile başlanır.
Farzdan sonraki iki rek'at sünnet-i müekked'dir ve sabah namazının sünneti gibi kılınır. Salât-ı vitir ise yatsıdan ayrı bir namaz olduğundan, son sünnetin hemen peşinden kılmayıp arasını biraz ayırmak ve namazdan sonraki tesbihâtı vitirden önce yapmak daha faziletlidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını da cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir. (Müslim)
Beş vakit namazı camide cemaatle kılmak, kuşkusuz çok daha faziletlidir ve erkeklere müekked sünnettir. Ancak camiye gidemeyenler yatsı ve sabah namazını evde eşleri ve çocukları ile birlikte cemaat halinde kılsalar, hem 27 kat daha fazla sevap alırlar hem de bütün gece namaz kılmış yani ibâdet etmiş gibi sevap alırlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Eğer insanlar yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti (sevabı) bilselerdi, emekleyerek de olsa mutlaka camiye, cemaate giderlerdi. (Buhârî-Müslim-Nesâî-Tirmizî)
Kışın sıcak yatağını ve yazın tatlı uykusunu terk edip sabah namazını camide cemaatle kılan ve aynı gün yatsı namazını da camide cemaatle kılan kimse, hiç uyumadan bütün gece namaz kılmış gibi sevap alacağından, güç de olsa, emekleyerek de olsa, camiye, cemaate gitmeye çalışalım. Sonra mahşer yerinde çok ah, vah ve keşke filân deriz ama iş işten geçmiş olur!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kırk gün sabah namazı ile yatsı namazını cemaatle kılan kimseye, Allah iki berât verir. Biri cehennemden kurtuluş, diğeri de münafıklıktan kurtuluş berâtıdır. (İbni Asâkir-Hatîb-i Bağdâdî)
***
Ahmet Tomor Hocaefendi
DİNİN DİREĞİ NAMAZ KONULU SOHBETİMİZ
Comments