Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Kendinizi ve eşinizi, çocuklarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş (cehennem) den koruyun. Orada Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyleri yapan iri yapılı, güçlü melek (zebani) ler vardır. (Tahrîm - 6)
Çocuk yetiştirmek, çocuk sahibi olmaktan daha güç ve daha sorumludur. Çünkü çocuğu olmayanlara, neden çocuğun olmadı? diye bir şey sorulmayacak ama çocuklarını Allah’ın emirleri doğrultusunda yetiştirmeyenlere çok şeyler sorulacak ve işleri gerçekten çok zor olacak.
Mahşer yerinde sorgulama başlayınca korkudan çılgına dönen günahkârlar annelerinin, babalarının yakalarına yapışacak ve “Allah size çocuklarınızı, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş (cehennem) den koruyun buyurmadı mı? Neden bizi ateşten korumadınız?” diye şikâyetçi olacaklar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hepiniz çoban (gözetleyici, kollayıcı) sınız, hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet başkanı da bir çobandır ve sürüsünden (milletinden) sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden (eşinden, çocuklarından) sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve o da sürüsünden (çocuklarından) sorumludur. (Buhârî - Müslim - Ebû Dâvûd)
Çocukları kucağa alıp sevmek ve ellerinden tutup gezdirmek, gerçekten güzel ve hoş bir şeydir ama onları Allah’ın emirleri doğrultusunda yetiştirmek ve cehennemin ateşinden korumak, daha güzel ve daha hoş bir şeydir.
Hayırlı evlât isteyen anne adaylarının gebelik ve süt emzirme döneminde, sigaradan, sigara içilen yerlerden, alkolden, stresten uzak durmaları ve haram gıdalardan kaçınmaları çok önemlidir.
Çocuk doğduğu zaman, sağ kulağına ezan ve sol kulağına kâmet okuyup, İslâmî kimliğine uygun güzel bir ad koymalı ve çocuk için biraz sadaka vermelidir.
Çocuklar genelde bir yaşında konuşma yeteneğine sahip olmaya başlarlar. Çocukların ilk sözü anne-baba yerine Allah olursa, inşâAllah son sözleri de Allah olur ve aradaki günahlarına keffâret olur. Bu nedenle çocukların yanında sık sık “Allah, Allah” diye, Allah’ın adını anmalı ve onların da Allah demesi için özen gösterilmelidir.
Sonra Kelime-i Tevhid’i (Lâ ilâhe illâllah), Kelime-i Şehâdet’i (Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh) ve Besmele’yi (Bismillâhirrahmânirrahîm) öğretmeli ve ara sıra tekrarlayıp çocukların saf beyinlerine ve tertemiz kalplerine îmanın özünü yerleştirmelidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Çocuklarınız yedi yaşına gelince, onları namaza başlatın. On yaşına geldikleri vakit namaz kılmazlarsa, (hafifçe) vurun ve yataklarını ayırın. (Ebû Dâvûd)
Çocuklar yedi yaşında namaza başlatılmalı ve on yaşına gelinceye kadar severek ve ara sıra ödüllendirilerek namaza alıştırılmalıdır. On yaşına geldikleri halde namaz kılmazlarsa, çıplak el ile üç defa hafifçe vurarak namazın önemi vurgulanmalı ve cinsel sapıklığı önlemek için yatakları ayrılmalıdır.
Çocuklar yedi yaşına gelince onları namaza başlatmak ana-babanın görevidir. Benim yavrum henüz daha küçük, büyüyünce kılar gibi gerçekle bağdaşmayan tutarsız sözlerle yavrularımızın geleceğini karartmayalım, kendimizi ve onları ateşe atmayalım.
Yüce Allah buyuruyor:
Ehline (eşine ve çocuklarına) namazı emret ve sen de ona (namaza) sabırla devam et. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızkı biz veriyoruz. Güzel sonuç takvâ iledir. (Tâ Hâ - 132)
Önce ekmeğini kazansın, sonra namazını kılsın görüşünü savunanlara karşı Allah, hayır! Önce namaz diyor ve onun rızkını takdir ettiğini vurguluyor. Ayrıca aile reislerinin eşlerine ve yavrularına güzel bir örnek olabilmeleri için öncelikle onların sabırla namaza devam etmelerini emrediyor ve güzel sonucun yani âhiret âlemine îmanla gitmenin takvâ üzere yaşamaya bağlı olduğunu bildiriyor.
Atalarımız, “Ağaç yaş (genç) ken eğilir” demişler. Yüce Allah tarafından tertemiz bir şekilde bize emânet edilen yavruları, biz de tertemiz bir şekilde yetiştirmeye özen gösterelim. Onlara abdesti, guslü, namazı, Kur’an’ı öğretelim, dînî eğitimlerine ve İslâmî yaşantılarına öncelik verelim.
Sıcaktan soğuktan koruduğumuz ve hastalıklara karşı aşı yaptırdığımız gibi kötü arkadaşlardan, kötü çevreden ve zararlı yayınlardan koruyalım ve îman aşısı yapalım. Görevimizi yapabilirsek, kendimizi ve yavrularımızı ateşten korumuş ve Allah katında sorumluluktan kurtulmuş oluruz.
***
Ahmet Tomor Hocafendi
Kommentarer